Dün 24 Kasım Öğretmenler Günü idi. Ordu’da da çeşitli etkinlik, kutlama ve yapılan bazı açıklamalarla öğretmenlerin sorunlarına yönelik tepkiler de peş peşe gelmeye başladı. Öyle ki etkinlikler bu hafta içerisinde de sürecek gibi gözüküyor.
Dikkatimi çeken şey ise bir kesim öğretmen temsilcileri bugünkü hallerinden çok memnun oldukları ve geçmişe nazaran bugüne hamd ettikleri ortaya çıkarken bir kesim öğretmen temsilci gruplarının da öğretmenlerin ekonomik sıkıntılarına dikkat çekerek geçim standartlarının çok altında mücadele ettikleri dile getirildi.
Şimdi oturup düşünüyorum. 3-4 farklı STK’lardan gelen açıklamalara baktığımda bunların hepsi öğretmen, üç aşağı beş yukarı hemen aynı ücretleri almaktalar. Birisi hamd ediyor, diğeri kan ağlıyor. İktidar cenahı ise, hallerine şükretsinler, eskiden ek iş olarak öğretmenler, devlet memurları çıkıp limon veya simit satıyorlardı denildi.
Kim doğru, kim yalan söylüyor bilmiyoruz. Bildiğim tek şey ise eskiden devletin bir devlet memuruna limon ve simit sattırmak zorunda kalan yönetim ve yöneticilerine şimdi oturup saydırmanın bir anlamı yok. Eskiye rağbet olsa bitpazarına nur yağardı. Şimdi eğitim pazarının ne halde olduğunu da bilen biliyor zaten.
Sermayeleşen, ticarileşen bir eğitim sisteminde elbette öğretmenler aldıkları paraya göre hizmet verirler. Tıpkı sağlıkta olduğu gibi değil mi? Eğitimde kalitenin, sağlıkta kalitenin ve bir çok alanda kalitenin adından söz edemediğimiz bu yıllarda öğretmenlerin kutsiyetini de göz önüne alırsak, Türkiye’de hiç kimsenin yaşam standartlarının üzerinde yaşamadığını zaten göreceğiz.
Sonuç itibarıyla dün dünde kaldı azizim. Bırakın şimdi iyi ki limon, simit satmıyorlar demeyi, insanların refah payını daha ne kadar çok yükseltebiliriz? Bu soruyu sorun kendinize. Bakın bu ülkede hala Bin Lira ile geçinmeye çalışan milyonlarca bir emekli kesimi var. Bu para karşısında insan her şey satmaya razı olur değil mi? İşte kırılma noktası burada beyler! Dün dünde kaldı. Bugüne ve yarına bakın artık…