Müslüman bir ülkeyiz.
Ancak Müslümanlığı sözde yaşıyoruz.
Hayatımızın kesitlerinde millet olarak yalandan, dolandan, hileden kurtulamıyoruz. Oysa Müslümanlıkta ar vardır, iffet, dürüstlük, sevgi, yardımlaşma, cesaret vardır. Ama bu özelliklere genelde hayiz olmadığımız gibi tam tersini yapmaktayız. Patronu, işçisi, esnafı, çiftçisi aynanın karşısına geçsin ben kimim diye kendini sorgulasın.
Ganimeti seven hırsız bir toplum olduk. Eskiden üretir, satar, para kazanır mutlu olurduk. Şimdi ise sırtlanlar gibi çalışmadan köşe dönme sevdasındayız. Bu hayatımızın her alanında böyle. Siyasilerin attığı kemiği yalayan sırtlanlar. Sakın demeyin haa!
Gene siyaseti bulaştırdın bu işe diye. Nasıl söylemeyeyim ki ülkemizde bozuk gıda satan, at eti, eşek eti, domuz eti satan bunlardan rant elde edenlerin listesi yayımlandı. İlimizde de var. Peki belediyeler neden işlerini yapmazlar? Veya yeterli yapmazlar?
Sözüme Müslüman bir ülkeyiz diye başladım. Bunun sebebi Sakarya ve Düzce illeri civarındaki çiftliklerde resmi kayıtlara göre üç milyon kilo domuz eti üretilip satılıyor. Kilogram fiyatı 2,5 – 5 TL arası. Peki bunu nereye satıyorlar? Sözde turistik otellere, lokantalara v.s.
Ülkemizde yılda bir milyon kilo civarında et tüketiliyor. Yani domuz eti tüketimi Müslümanların et tüketimini üçe katlıyor. Hal böyleyken bir konferansta hiç domuz eti tüketmedim diyen bir Müslüman Türk vatandaşı en az yüz otuz kiloluk dev bir domuzu mideye indirmiştir. Ve hala da kandırılmaya devam ediyoruz.
Hem de devlet eliyle. Denetimler yetersiz. Olsa da göstermelik. Bu büyük rantın getirisinde kime güveneceğimizi şaşırmış durumdayız. Büyük marketler zincirindeki cicili biçili ambalajlı paketlerin içerisinde genelde domuz yağı ve buna benzer ürünler kullanılmıştır. Bizler de çocuklarımıza afiyetle yediriyoruz.