Ordu artık bir afet şehri. Bunu istesek de istemesek de kabul etmek zorundayız. Başımıza gelen felaketleri, afetleri fazla uzaklara gerilere gitmeye gerek olmadan son on yılı göz önünde bulundurursak her 2-3 yılda bir ilçelerimizin bir veya bir kaçı doğal afetlere kurban gidiyor.

Son 10 yıl içerisinde, Kumru, İkizce, Korgan, Ünye, Fatsa, Gürgentepe, Ulubey ilçeleri hala bu doğal afetlerin izlerini taşımaya devam ediyor. Bütün bu yaşananlara rağmen, her afetin ardından oluşturulan kriz masaları ile yaraların sarılacağı ifade ediliyor. Herkes yerel yönetimler dahil canla başla çalışıyor. O yol senin, bu köprü benim, şu kanalizasyon falancının, bu yıkılan binalar, hasar gören ev ve işyerleri de devlet babanın diye günlerce ve hatta aylarca bir hummalı çalışmaya girer herkes.

Bu arada devlet baba sigorta şirketi olur, banka olur, hastane olur, el ayak olur, olurda olur. Ancak burada dikkat edilecek konuda şudur ki, gerçekten ihtiyaç sahibi bile olmayanlar bu tür olaylar karşısında hemen gözlerini yerel yönetim ve devlet babalarına çeviri verirler. Hal böyle olurken de gerçek ihtiyaç hak sahiplerine de yardım ve destek vermekte zorlanmıyor değiliz hani.

Peki ne yapmak lazım? İşte bu soruyu yılardır soruyoruz. Henüz müspet ve sağlıklı bir adım ve karar alınmamasına rağmen bir kez daha hatırlatmakta yarar gördüm. Ey sayın milletvekillerimiz, Ordu’nun medarı iftarı sevgili milletvekillerimiz, ORDU NEDEN AFET KAPSAMI içerisinde yer alan iller arasına alınmıyor. 81 vilayetin 46 tanesi devletin zimmetinde afet şehri olarak kayıtlı iken, Ordu bu illerin arasında neden yer almıyor? Bu çok zor bir çalışma mı? Bu olmaması mümkün olan bir konu mu? Bunun olmamasının nedeni nedir? Olması mümkünse neden olmuyor?

İşte her afette yardım ve destekler noktasında ayrımcılığa yer vermemek adına bu çok geç kalınmış çalışmanın şimdiye kadar yapılması gerekmiyormuydu? Evet sayın medarı iftarımız son vekillerimiz peki siz ne diyorsunuz bu konuya? ORDU, NEDEN AFET KAPSAMINDA DEĞİL?