Türk siyasetinde ki toprak kaymalarını (Erozyon), Çöküşün başlamasını aylardır köşe yazılarımda peyder pey yazmaya devam ediyorum. Son sahnelerin oynandığı bu dönemde haklılığım bir kez daha ortaya çıktı.
Devrik başbakan, bakan, vekil, belediye başkanları ve daha nicelerinin yeniden kıpırdanmaya başlamaları, üzerlerinde ki ölü topraktan silkinmeye çalıştıkları ve yeniden bir çatı altında toplanmak istedikleri gün gibi aşikar oluverdi.
Bu kıpırdanmalar, bu ayak sesleri elbette bir tarafı kesinlikle rahatsız etmeye çoktan başladı. Bundan sonra görünen o ki, kozlar gizli ortaya sunulacak, kartlar kapalı dağıtılacak, eline veya blöfüne güvenen taraf masadan istediğini alarak kalmış olacak.
Burada milletin bilemediği veya kestiremediği tek hususta ileri sürülen kozların ne olduğu merak edilecek. Ya da restler çekilecek, taraflar çıkalım meydana ya herro ya merro diyecekler. Mağlup olan tarafta siyaset çöplüğünde bu kez geri dönüşümü olmayan yola girecekler.
Bir diğer kanım ise devrikler ve karşı tarafı yeni bir uzlaşı sağlayamayacaklarına göre, devrikler iktidar olmayı hedef almak isterlerse nasıl bir rota çizecekler.
Geçmişte bir ANAP, Doğru Yol örneği bu kez bu sancılı dönemde tutar mı? kabul görür mü? Bu risk göze alınır mı? Sonuç başarısızlıkla neticelenirse ne olur?
Veya devrikler yeni bir parti kuramaz yada gerek görmezler ise başka bir parti çatısı altında bir araya gelebilirler mi? Bir başka durumda da devriklere yeni bir parti kurulumuyla vakit kaybetmeyin buyurun bize katılın, bizim saflarımızda mücadelenize ve mücadelemize birlikte devam edelim diye teklif sunan bir parti yada partiler çıkabilir mi? Bu biraz daha makul geliyor.
Şimdi sorum şu olur? Devriklere hangi parti kapılarını ardına kadar açar. Ne hedeflenir? Neden açar? Bütün bunların dışında, yaralanan siyaset karşısında yeni bir senaryo kim nasıl yazar? Sil baştanın bu kez aktörler kim olur? Türk Milleti bu senaryoya ne der? Fragmanları izleyip bakacağız artık.
“