Seçimlere 18 gün kala bu yazıyı paylaşmıştım. Gördüm ki o günden bu güne kadar aynı tas aynı hamam ve aynı zihniyetle sandık başına gidiyoruz. Son iki gün kala tekrar hatırlatmak istiyorum.
Siyasette erozyon sonun başlangıcı anlamına gelir. Kompozisyon düşünün giriş, gelişme ve sonuç gibi. Türkiye’de geçmiş tarihe de baktığımızda güçlü partilerin onlarcası bugün geldikleri noktada kimileri ya tabela partisi olmakta kaldı, kimileri de yok oldu gitti.
Koltuğa yapışıp kalan parti liderleri de partilerinin çöküşüne mani olamadı. Bugün bir yerel seçimin arifesindeyiz. Topu topu 2 günümüz kaldı sandık başına gitmek için. Önümde ki kompozisyona baktım ve gördüm ki, bazı partilerde toprak kayması başlamış, erozyon kıyır kıyır kıyıma doğru gidiyormuş.
Erozyonun olduğu yerde damar kalmaz, toprak cilim tutmaz, tohum kalmaz, üretim olmaz, toprağı kurtlar, solucanlar, sıçanlar, köstebekler sarar velhasıl toprak ölür, hayat biter. Peki bu erozyondan kayan topraklar, kumlar, taşlar soluğu nerede alır? İşte bu sorunun yanıtını da 1 Nisan sabahında hep birlikte göreceğiz değil mi?
Dost acı söyler: Şimdi oturun son bir kez halinize iyi bakın. Erozyonun nedenlerini kendinize bir sorun. Neyi, nedeni, nasılı, niçini, ne zamanı, kimi kimseleri oturun kendinizde bir sorgulayın. Sandık başına gitmeden bunun nedenini bulabilirseniz, geç de olsa belki frene basma şansını yakalayabilirsiniz. Ama egonuz ağır basar da gerek yok, kayan kaysın, giden gitsin demeye devam ederseniz çıplak bir tepeden farkınız da kalmaz.
1 Nisan, Türkiye’de her şeyin göstergesi olacak. Dostun, düşmanın aynası olacak. Kim ne derse desin bana göre 1 Nisan, sonların başlangıcı olacak. 1 Nisan düğün mü, bayram mı, seyran mı olacak? Yoksa bazı partilerin cenaze namazımı olacak? Belli değil ama 1 Nisan her şeyin yeni bir başlangıcı olacak. Hakkımızda hayırlısı…