Orta kuşak ve ileri yaşta olanlar hatırlar. Ordu tarihinin renkli simalarından Merhum Halil Tekkaya’yı. Bir varmış, bir yokmuş diye başlayalım şimdi bu ibretlik yazımıza. Ordu siyasetinde yaşamı boyunca hemen her seçimde bağımsız aday olarak seçmenin karşısına çıkan Tekkaya, değme siyasetçilere seçim kürsülerinde, meydanlarda adım attığı her yerde kök söktüren bir isimdi.
Akıllılığı bir kenara dursun, sempatikliği ve sevecenliği ile halk tarafından biraz da deli muamelesi görüyordu. Ancak Tekkaya, bu duruma pek aldırış etmezdi. Her seçim döneminde bakın seçmenlere nasıl vaatlerde bulunurdu.
”Sayın Ordulular, ben sizin köpeğiniz olmaya adayım. Şimdiye kadar hep efendilerinizi seçtiniz. Onlar size ne yaptı ki? Beni seçerseniz bende bir şey yapamam amma, öteki seçtiklerinizin Ankara’da ne yaptıklarını kontrol eder, gelir bir bir size anlatırım.
Sizin sadık bir köpeğiniz gibi size yardım ederim. Bir tazı gibi de onları Ankara’da takip ederim. Hem ben fakir bir adamın tekiyim. Aldığım paranın beş yüz lirasıyla geçinirim. Gerisini hep size ikram ederim. İsteyen gelsin, milletvekili maaşı bitene kadar çay içsin, kahve içsin, yemek yesin benden” der dururdu.
Bu tarihten günümüze kadar hangi baş, hangi vekilden böylesi içten ve samimi vaatler duydunuz? Duyamazsınız çünkü devir menfaat ve çıkar devri. 10 yıldır söylüyorum ve sözümün yine arkasındayım. Bana göre Türkiye’de siyaset bitmiştir. İdeoloji, inanç, itikat, biat hepten bitmiştir.
Şimdi bir kahvede çay ocağında ocakçılık yapan Halil Tekkaya, 1968’de milletvekili seçimini kazandığını ancak seçim kurulunda hile yapıldığı için milletvekili olamadığı da iddia ediliyordu. 1968 yılındaki genel seçimlere bağımsız olarak katılmış ve 7000 geçerli oy sağlamıştı. Tekkaya’nın 4000 oyu da geçersiz olarak iptal edilmişti.
Yani seçimlerde hile sadece şimdilerde değil 50-60 sene önce bile varmış. Bugün geldiğimiz noktada da çok başlılığın olduğu günümüz siyasetinde yine hilelerin kaçınılmaz olacağı aşikardır. Sandıkta kazanıp masa başında kaybetmek ne kadar kötü bir histir bilirsiniz. Önümüzde ki bu çetrefilli seçimleri düşünürken, Tekkaya geldi aklıma. Hem yad etmek istedim. Hem de sandık başında yapılabilecek oyunları bir hatırlatayım istedim.
Oy namusumuz, sandık namusumuz, vekalet vereceğimiz başlar, üyeler, muhtarlar, azalar namusumuzun bekçileridir. Vekalet vereceğimiz kişilerin hakkını, hukukunu kollamak, gözetmek peki ya kimin işidir? Biz verdik gitti. Ya sonrası? Ya sonrası? İktidarı, muhalefeti bütün adaylara tavsiyemdir. Siz siz olun, sandıkta Halil Tekkaya gibi kurban gitmeyin. Yoksa vekaletlerimiz boşa çıkar.