Son zamanlarda yine başladılar bu 'Kimse 5 yıl sonra Ordu'yu tanıyamayacak' söylemlerine. 50 yıldır aynı laf temcit pilavı gibi ısıtılıp ısıtılıp önümüze konuluyor. Bugünlerde yine siyasiler, bürokratlar, vekiller, başkanlar v.s. almışlar bu lafı ağızlarına aynı türküyü okumaya devam ediyorlar. Saz aynı, nota aynı, bestesi, güftesi aynı, söylemesi de kolay, söyleyen söyleyene kimse Ordu'yu bir kaç yıl sonra tanıyamayacakmış.

Evet gelelim saadete. Kimse Ordu'yu tanıyamıyor mu? tanıyamama mıyormu? mesele burada işte. Ordu neden tanınamamaz olacakmış? Neden tanıyamayacakmışız Ordu'yu? Bir yandan daha iyi tanıtılması için kendimizi paralarken, bir yandan da neden tanınmamak için neyin gayretini gösteriyoruz ki? Hadi bu da işin espirisi olsun diyelim.

Beyler, bu sözü bir daha söylerken iyi ölçün, biçin, tartın ve öyle söyleyin. Bakın devlet yatırımları ile bu söz söylenerek kimseye puan getirmez. Mecburi devlet yatırımlarını da kimse kendi adına münhasıran mal edemez. Devlet emir telakki ediyorsa, o yatırımlar da iktidar kim olursa olsun, güç kimde olursa olsun yerine getirilir.

Bakın bir dere yolu tarihinin başlangıç tarihine bir asrı geçti hala bitmedi değil mi? 50 yaşındayım gözüm hala bir liman görmedi. Katılıyorsunuz değil mi? Sırf tren görmek için sınıf geçip rahmetli dedem ile Samsun'a gideli tam 42 yıl oldu değil mi? Şehir trafikten boğulmaya başladı. Çevreyolu diye diye tam 20 yıl geçti değil mi?

Yiğit namı ile anılır beyler. Hizmet ve yatırım yapanın elini öpmeyi de biliriz EvelAllah. Zira biz bugün hala tanınmamaya ısrar ettiğimizin tam kanaatindeyim. Neden mi? Bakın yukarıda saydığım beklentilerin yanı sıra birde karşımızda ki ve önümüzde duran sorunlara bir bakalım.

Ordu'ya doktor atanıyor. Doktor, Ordu'yu beğenmediği için gelmiyor. Kırsalda hala doktor açığımız sürüyor mu? sürüyor. 15-20 yıldır eğitimde ki Türkiye başarı sırlamamız 55 ila 62 sıralarda sürünüyor muyuz? Sürünüyoruz. Özellikle son dönemlerde atamalarda sen otur, sen kalk, sen vekil olarak devam et, sen bekle. Bu çilede devam ediyor mu? ediyor. Vekaleten yürütülen bir il olduk vesselam.

Tıbbiyelisi, doktoru bu şehri beğenmiyorsa, eğitimcisi, talim ve terbiyecisi bu şehirden kaçmak için türlü taklalar atıyorsa, 2-3-5 yıllığına ihale alarak Ordu'ya gelip iş yapmaya başlayan müteahhitler bir yıl sonra işi gücü, tası tarağı bırakıp kaçıyorsa, kim kimi tanıyamıyor acaba?

Kamu yatırımlarında karşılıklı güven yok olmuşsa, doktorun, öğretmenin bu şehirde barınmak istemiyorsa kim kimi tanıyamıyor acaba.

Onu bunu bilmem. Ordu, sonuna kadar kültürü ile, örf ve adetleri ile, ahlakı ile, görsel tabiat harikalarıyla hak ve hakkaniyeti ile ilim ve irfanı ile bir an önce tanınabilir hatta tanınmış ve marka şehir olma ünvanı ile tanınan şehir haline gelmelidir.

Ne yaparsanız yapın, nasıl yaparsanız yapın. Ordu'nun bu hakkını bir an önce Ordululara teslim edin. Ben artık tanınmak istiyorum diyor ORDU...