Sevgili kardeşim Berkant; Biz niye yazıyoruz ki Erol Karaer başlıklı yazını okudum. Haklısın, biz önce kendine çuvaldızı batıranlar olarak böyle bir başlık atabilirdik. Aslında biz yazarak tarihe not düşerken, bu yazdıklarımızı dikkate almayanların da foyalarını niye tarihe not olarak düşüyoruz. Konunun medya bölümüne gelirsek ; istersen hiç gelmeyelim ! Yinede gel dersen senin başlığın ‘ Bunlar niye yazmıyor’ olurdu. Bu sorunun yanıtını sen ben iyi bilir, ayıp olmasın diye yazmazdık ama onlar 3 maymunu geçtik 4 maymunu oynardı. Biz yazmak gördüklerimizi toplumla paylaşmak, sorunları yetkililere iletmek zorundayız. O yüzden atımız, yatımız, katımız olmuyor ! Olmasın belki çocuklarımız işsizdir ama dediğim gibi artık internet çağındayız. Tarih artık kağıda yazmıyor olanları. Bir düğmeye basınca her şeyi ortaya döküyor. O yüzden yazıyoruz, yazmaya devam edeceğiz. Ne demiş Fuzili “ Söylesem tesiri yok, sussam gönül razı değil” Gönlün razı olmasın , susma. Sevgilerimle…

XXX BİZ NİYE YAZIYORUZ Kİ EROL KARAER.

Bu Orduda gerçekleri gören yazan doğruları yöneticilerin yüzüne çarparak gösteren 2 cesur yüreğiz. Erol Karaer üstad ve ben.. Geçiştirme yada birilerine mesaj haberleri yapmıyoruz. Dobra dobra bu Kenti yönetenlerin kafalarına vuruyoruz yazdıklarımızı. Vuruyoruz çünkü bu kent hepimizin kenti. Erol üstad haklı olarak yazmış, sitem etmiş.Aynen katılıyorum “Bizim yazdıklarımızı yöneticiler dikkate almış olsalardı Ordu şimdi bambaşka bir şehir olurdu” demiş. Dedimya .. Aynen imzamı atıyorum. Bu şehirde kendine gazeteci diyenlerin bu kentin büyümesi, güzelleşmesi adına yazdıklarıyla yöneticilere öneride bulunması kadar güzel ne olabilirki. Yöneticiler her basın toplantısında demiyormu”Siz bizim mesai arkadaşlarımızsınız. Siz yazın biz bunları ihbar kadul edip değerlendirelim”.. Sonra.. Sonrası hikaye.. Öyleyse biz niye yazıyoruzki Erol Karaer. Kendimizi niye parçalıyoruzki. Bizim ağzımıza bir parça bal sürenler bizi galeye almıyorlarsa neyin savaşını veriyoruzki. Basın toplantılarında bile sorduğumuz sorulara kaçamak cevap verilirken başkalarının ne kadar bıyık altından güldüklerini görmemezliğemi gelelim. Çöpü, çukuru, pislikleri, yolsuzları, hırsızları, haramzedeleri , tüm olumsuzları göstere göstere yöneticilerin gözüne sokarcasına yazıyoruzda başımız göğemi eriyor. Takdir mi görüyoruz. Yazdıklarımız değer mi görüyor, yazdıklarımızın gereğimi yapılıyor. Bu ne yaman çelişki değil mi Erol Karaer. Biz bunları yazdıkça düşmanlarımızda çoğalıyor erol abi. Gerçi bir halt edecekleri de yokya . Neyse. Bir cevabın olursa sevinirim erol Karaer. “Biz neyi yazıyoruz. Niye yazıyoruz , kime yazıyoruz” Erol üstad..