8 Mayıs 2017 Pazartesi Saat: 09:55
Genç, yaşam yükünü yüklenmemiş, fiziksel ve ruhsal gelişimini tamamlama sürecini yaşayan, yeterli bir eğitimle geleceğe hazırlanan, toplumun en dinamik insanıdır. Ülkemizin kalkınmasında motor gücü oluşturması beklenen gençler, bugün, ne yazık ki önemli sorunlar yaşamaktadırlar. Gençlerin sorunlarını, yetişkinlerin, ülkemizin temel sorunlarından soyutlamak mümkün değildir. Ancak, gençler, günümüzün en önemli sorunu olan işsizliğe karşı ayrıcalıklı olarak korunmayı gerektiren grupların başında gelmektedir.
Türkiye’nin en büyük doğal zenginliği, genç bir işgücüne sahip olmasıdır. Bu zenginliğin ekonomik ve sosyal yönden bir problem olmaktan çıkarılması gerekir. Genç ve Dinamik bir nüfusa sahip gücün, ülke kalkınmasında itici bir güç olması için; her şeyden önce iyi bir eğitimden geçirilerek, vasıflı işgücü haline getirilmesi şarttır. Bu eğitim gerçekleştiği takdirde, genç işsizlerin daha kısa sürede istihdam edilmeleri sağlanacaktır. Ayrıca işsizliğin kronik hale geldiği ülkemizde ülke geleceği açısından sağlıklı, nitelikli, üretken genç nesillerin nedenli önemli olduğu da düşünüldüğünde, genç işsizliğine çözüm olarak; kapsamlı bir işgücü planlaması yapılmalı ve istihdam artırma ön plana alınarak, gerçekçi bir istihdam politikasına yer verilmelidir.
Ülkemiz açısından bir değerlendirme yaptığımızda; Genç İşsizliği ülkemiz açısından da ciddi bir sorun haline dönüşmüştür. Ancak, daha da önemli olan, özellikle eğitimli genç işsiz sayısının oldukça yüksek miktarlarda bulunmasıdır. Ve daha da önemlisi bu sayı her yıl daha da artmaktadır. Türkiye’de mesleki ve teknik eğitim, çalışma hayatının ihtiyaç duyduğu düzeyde eleman yetiştirememektedir. Ayrıca, yaşam boyu eğitim uygulamaları son derece yetersizdir. ‘‘Bu görünümüyle işsizlik, ülkemizde yaşanan hızlı nüfus artışı, genç nüfusun payının yüksekliği gibi genel demografik unsurlarla ilgili iken, iç göç ve kentleşmeyle beraber ortaya çıkan eğitim ve bölgesel dengesizlik eğilimleri de işsizliği arttırmaktadır.’’
İnsan gücü planlamasının yetersizliği, mesleki eğitim politikasının amacından saptırılarak uygulanması sonucu; işgücü vasıf seviyesinin düşüklüğü, problemin büyümesine sebep olmuştur. Modern toplumun en önemli sorunlarından birisi, istihdam edilemeyen bir sınıfın ortaya çıkmasıdır ki bu da genellikle gençlerdir ve bu insanların ekonomik ve sosyal aktivitelerin dışında kalmasıdır. İşsizliğe bağlı olarak gençliğin sosyalleşme süreci bozulur. Her genç insan çalışma hayatına girmekle yeni bir sosyal kimlik ve statü elde etmeyi bekler. İşsizlik ise bu süreci engeller ve yalnızca genç insanın yaşamı için gerekli maddi koşulları elde etmesini önlemekle kalmaz, onun sosyo-kültürel dünyasını da etkiler. Yani işsiz genç yalnızca bir gelirden yoksun kalmaz bunun yanında çalışma hayatının iş tecrübesinin kendisine kazandıracağı sosyalleşme sürecinin de dışında kalır. İşsiz olması nedeniyle mali bakımdan bağımsızlığını elde edemeyen genç, maddi bakımdan ailesine bağımlı olmak zorunda kalacaktır. Bu da onu gelecek ile planları konusunda bir belirsizliğe sürükleyecektir. Genç işsizliği bir başarısızlık bir yenilgi olarak görür. Bu da onu toplumdan uzaklaştırır. İşsiz gençler arasında toplu suçlar, çeteleşme ya da topluma yüz çevirmiş, kendisini toplumdan dışlamış hippi, punk ve heavy metal gibi topluluklar türemektedir. ABD’de genç işsizliği ve suç oranları arasındaki ilişkiyi ortaya koyan bir araştırmada genç işsizliğindeki yıllık değişim ile gençler arasındaki suç işleme oranı arasında doğru orantılı bir ilişki mevcut olduğu tespit edilmiştir. Gençler arasında işsizliğin yüksek oluşu, toplumda siyasi şiddet ve hatta bir başkaldırıya bile neden olabilir. Son yıllarda da ülkemizde özellikle büyük kentlerde görülen gasp, hırsızlık ve kap kaç gibi kısa yoldan para kazanma sayılan kanunsuz işlerin artmasında, gençlerin başlattığı isyanları da genç işsizliği çerçevesinde incelemek mümkün olabilir. İşte bu durumlar da beraberinde mutsuzluğu getiriyor. Birleşmiş Milletlerin açıkladığı mutluluk listesinde 78. Sıradayız. New york’taki Columbia üniversitesi tarafından yayımlanan rapora göre dünyanın en mutlu ülkeleri Avrupa’nın kuzeyinde, en mutsuz ülkeleri ise Afrika’nın sahra altı bölgesinde yer alıyor. Danimarka’nın en mutlu ülke olduğu listede ABD 11, Türkiye 78’inci sırada. Dünyanın en mutsuz ülkesi ise yoksulluğun hüküm sürdüğü Togo. Gelişmekte olan, kalkınan, tam anlamıyla emeğinin verimliliğini, dolayısıyla değerini arttıran ülkeler arasındaki iç sıralamada ise en sonlardayız. Bu durumlar nasıl mı düzelir, nasıl mı mutlu oluruz işte listesi :