Mehmet Ziya Odabaş

HER ÇOCUK ÖZELDİR

25 Nisan 2017 Salı Saat: 11:08

 

 Sevgili Okurlar, Geçenlerde bir film izledim  ‘’HER ÇOCUK ÖZELDİR’’ Etkilenmemek mümkün değil. Bu filimi öğretmenler başta olmak üzere, tüm  anne babalar ile öğrenciler izlemelidir diye düşünüyorum.  Eğitici  olmasının yanı sıra zihin geliştirici ve ebebeyin ve öğretmenlere yol gösterici bir film. Helal olsun yapanlara ve emeği geçenlere.

Dokuz yaşında ilk okula giden bir çocuk, dikkat dağınıklığının yanı sıra (DİSLEKSİ)yani öğrenme güçlüğü çeken bir öğrenci. Okul arkadaşlarının ve öğretmenlerinin kendisini sık sık eleştirmelerinden dolayı okula gitmek istemeyen bir çocuk. Aslında hayal dünyası o kadar geniş ki, bunu resimlere  döken bir yapısı var. Ancak  bu çocuğun hayal dünyasını başta ailesi ve öğretmenleri keşfedemez. Okulda öğretmenlerinin ve arkadaşlarının evinde ise ailesinin baskısı var.  Çocuk bunalmıştır. Okuldan kaçar ve bulunduğu kentte  sokak sokak  gezer. Bu yapısını kimse incelemez. Herkes kolay yolu seçer ve çocuğu eleştirir.

Aptal
Tembel
Salak
Geri zekalı gibi sözcüklerle çocuğu alçaltırlar.
Bu minik kuş ailesinden de yavaş yavaş uzaklaşır. Resim defterine çizdiği seri resimlerle oluşturduğu dizgelerle bunu gösterir. Ancak ailesi bile bu gidişin farkında değildir.
Ailesi Sonunda öğrenciyi okuldan alarak uzak bir yere yatılı olarak gönderirler. Çocuk mırıldanır;
Ben küçüğüm anne,
Ben kötüyüm anne,
Beni çok uzaklara götürüyorsunuz.
Beni sevmiyor musunuz.
Söz veriyorum artık bayramlarda sizden hediye istemeyeceğim.
Beni terk etme anne,
Beni terk etme baba.
Bir an sessizlik sardı çocuğun iç dünyasını. Babam dedi bazen beni salıncakta sallardı. Artık sallamayacak mısın baba..!
Hislerim durdu birden, hissetmiyorum, artık ne acı ne mutluluk duyamıyorum diye düşündü ve yutkundu.
Babası ve annesi ile göz göze geldi bırakmayın beni bırakmayın dedi ve kanatlarını çırptı  ama nafile. Bıraktılar çocuğu yapayalnız ve gittiler artlarına bakmadan.
İyice içine kapandı bebek, iyice yalnızlaştı. Bir boşlukta idi sanki.çevresindekileri tehlikeli bir böcek olarak gördü. Defterindeki sayfalardaki yazılar gözlerinin önünde oynuyordu sanki.
Terk etmişti tüm duyguları onu, bir boşluktaymış gibi hayata kırıldı.  Hani o hayal dünyasında yarattığı  resimleri yok muydu. Onları da fırlattı attı.
Oysa biraz ilgiye, biraz alakaya ihtiyacı vardı çocuğun. Anne ve babasının okuldaki öğretmenlerinin sevgisine ihtiyacı vardı. Ama veremediler, vermediler. En çok annesine kızgındı. Hani sen her şeyi sezerdin anne diye söylendi.
Yeni gittiği okulda tüm umutlar sönerken okula yeni atanan resim öğretmeni bu öğrencinin hayatını değiştirecekti sanki. Yeni gelen öğretmen bir başka okulda özel rehabilitasyon görevi yapıyordu. Çocuğun yalnızlığı öğretmenin dikkatini çekti. Diğer öğretmenler çocuğa hakaret edip çocuğu döverken, çocuğa ceza verirken yeni öğretmen hafta sonu izninde çocuğun ailesiyle buluşmak üzere çocuğun evine gitti.
Öğrencinin tüm iç dünyasını, anne babasının tavırlarını, eski okulundaki yaşam şeklini öğrendi. Çocuğun eskiden yaptığı resimleri gördüğünde adeta donup kaldı. Bu resmi yapan bir çocuk asla özürlü olamazdı. Olsa olsa anlama güçlüğü çekiyor olabilirdi.
 
Çocuğun yeni okuluna döndüğünde ise öğrenciyi ele aldı. Ona boş zamanlarında hem eğitti hem öğretti. Diğer öğretmenleri resim öğretmenine şarlatanlık yapıyorsun imasında bulundular. Ancak çocukların iç dünyasını iyi bilen resim öğretmeni, çocuklar duygularını stresten ve korkudan uzak derste öğretmen ve arkadaşlarına aktarabilmelidir diye söyledi.

Binlerce çocuk gelecek kaygısıyla çocukluklarını yaşamadan bir rekabet içerisinde eriyip gitmiyorlar mı? Bu çocuk ise iç dünyasında kim bilir ne sıkıntılar çekiyor. Yapmak istiyor ama yapamıyor. Bunun nedeninin araştırılması gerekmez mi? Hayal gücü çok yüksek bir çocuk ilgisizlik ve korku yüzünden yalnızlığa itiliyor. Toplumdan uzaklaştırılıyor. Doğal olarak herkes çocuğunun okullarda birinci olmasını istiyor. Doktor, hukukçu, mühendis olmasını istiyor.

5 parmağın 5 i bir mi? Serçe parmağını ne kadar uzatırsan uzat orta parmağın boyuna ulaşabilir mi?

Çocuklar bu ağır yükün altında ezilmiyorlar mı?  Ezilseler de kimin umurunda…

Değerli okurlar çocuğa bir güven gerekliydi, huzur gerekliydi resim öğretmeni de bu huzur ve güveni çocuğa tekrar sağladı. Hatta okuldaki diğer öğretmenleri eğiterek de sağladı. Bir resim yarışması düzenledi. Şimdi sıkı durun, bu resim yarışmasında iki resim birinci oldu. Birincisi bu çocuğun resmi diğeri ise öğretmenin resmi. Çocuk kendine güveni geldikçe başarıda kendiliğinden geldi.

Allah aşkına soruyorum size, Türkiye de bu eğitim nerede var? Çocuklarımızı korumalıyız, sevgiyi, güveni onlara aşılamalıyız. Başlık yukarıda, dileğim bu filmi bütün okurlarımın hatta il milli eğitim müdürlüğünce bütün öğretmen ve velilerin seyretmelerini sağlamak olsun. Unutulmamalıdır ki çocuklar o ülkenin geleceğidir.