18 Mart 2017 Cumartesi Saat: 10:56
Fransa, kendi ülkesinde Müslümanlara karşı başörtüsü yasağı uygulamaya başladı. Avrupa’da kültür, sanat, medeniyet ve insan hakları denince başı çeken Fransa, bu kez Türk ve Müslüman vatandaşlara uyguladığı başörtüsü yasağı ile büyük bir ibadet ve inanç özgürlüğüne vurduğu balta ile yeniden gündeme geldi.
Laikliği elden bırakmayan Fransa’nın bu tutumu yalnız Türk ve İslam ülkelerinde değil, aklı başında, vicdanı hür bir çok dünya devletlerinde de tepkilere neden oldu. Bu tepkilerin haklılık payı ise elbette bana göre yüzde yüzdür.
Bana sorarsanız bende derim ki Türkiye’de ki Fransa’nın bütün ibadethanelerini kapatın derim. Yani kiliseleri kapatın gitsin. Böyle bir karar alınırsa yerinde ve haklı bir karar olacağına da hiç şüphem olmaz. Senin inanç hürriyetine, senin ibadet özgürlüğüne, senin maneviyatına hançer saplayanın, sende burada misliyle karşılık vererek cezalandırman en doğal ve en tabi hakkın olsa gerek diye düşünüyorum.
Kendi ülkelerinde ezan seslerimizi duyurmayanlara sende burada çan sesi duyurmayacaksın. Kısasa kısas. Ellerinden gelse namaz bile kıldırmayacaklar. Ama bilmiyorlar ki, Müslüman her türlü fiziki şartlarda namazını kılar. Müslümana her yer ibadethanedir. İşte bunu bilmiyorlar.
Başörtüne, türbanına, ehramına, çarşafına el mi uzatıyorlar? Sende burada o uzanan elleri kıracaksın o zaman. Almanya, Hollanda, İsviçre, Avusturya, Fransa, Belçika topu bir araya gelse sökmez Türk Milletine, sökmemelide. Şimdi benim ülkeme düşende sadece deniz ve hava sahalarında mülteci geçişlerine göz yummak, kardeş şehirlerin tek taraflı fesh edilmesi, konsolosların geri gelmemesi gibi kararların yanı sıra birde çanları susturmaları ve kiliseleri kapatmaları düşer. Evet susturun o çanları, kapatın o kiliseleri.
Avrupa’da yaşayan analarımız, bacılarımız, eşlerimiz, kızlarımız, hısım ve akrabalarımız için kapatın Türkiye’de ki kiliseleri. Bunun adı ırkçılık ve ayrımcılık olarak algılanmasın. Türk Atasözü der ki; yapana sende misli ile karşılık vereceksin… Kısasa kısas…