TÜRKİYE-SURİYE-IRAK!

Başta Türkiye olmak üzere tüm dünyanın gündeminde Türkiye ile Suriye arasında ki atılan normalleşme adımlarında. Ben bu normalleşmenin gerçekleşeceğine inanarak bu sorunun da üç aşamada noktalanacağını tahmin ediyorum.

Birinci aşamada siyaset diyorum. Eğer Esad, Türkiye’nin uzattığı zeytin dalını iyi tutarsa böylece bir süre önce Irak’la da normalleşen Türkiye, bölgede üçlü bir sac ayağı ile terörle mücadele de çok daha caydırıcı bir güce sahip olacaklardır. Böylece Suriye, toprak bütünlüğüne Türkiye sayesinde daha çabuk kavuşmuş olacaktır.

İkinci aşamada ise Askeri ilişkiler diyorum. Bilindiği üzere Suriye’nin kuzeyinde Amerika, Rusya, İran, Türkiye, PKK-PYD-YPG unsurları var. Tabi bizim burada en büyük derdimiz terörle mücadele. Hem Suriye’de hem de Irak’ta terörü kökünden kazımaktır.

Suriye’nin petrolüne çöken Amerika’yı bölgeden def etmek, Suriye’de bir teröristan kurmak isteyen terör örgütü unsurlarını tamamen kurutmak, Rusya ve İran ile de uzlaşı sağlanarak Suriye ve Irak’ı tam bağımsız ülke haline getirerek son aşamada ekonomik güç birliğine gidilmesi atılacak olan en doğru adım olacaktır.

Üçüncü aşamada ise ekonomi diyorum. Türkiye’nin bölgede gücünü artık herkes biliyor. Özellikle Türkiye-Çin hattına yapılacak olan ulaşım ağı ticaret hacmini daha da güçlendirecektir. Böylece Çin üzerinden yapılacak olan tüm ihracat girdileri de başta Türkiye olmak üzere İran, Irak ve Suriye’yi en kısa zamanda ayağa kaldıracaktır.

Bu bahsettiklerimin çok daha derin detayları var. Ancak yüzeysel olarak yazdığım için konu başlıklarıyla aktarmaya çalıştım. Bu arada Suriyeli mültecileri de sorduğunuzu tahmin ediyorum. İnanın bana başta saydığım üç hamle yakın bir tarihte hayata geçerse, Türkiye mülteci sorununu çok rahat çözüme kavuşturacaktır.

Türkiye’nin bu hususta önceliği, bahsi geçen noktalarda terör tehdidini ortadan kaldırarak güvenliği tam olarak tesis etmektir. Böylece komşu ülkelerimizin insanlarını da hem emniyet hem de ekonomik özgürlük güvencesiyle ülkelerine geri göndermektir.

Haydi Esad, bu kez de kırma sana uzatılan şu zeytin dalını…