5 Haziran 2024 Çarşamba Saat: 09:53
Bekliyoruz.
Her sabah uyanıp, tek düze giden hayatımızda bir şeyler olmasını,
Bir şeylerin değişmesini bekliyoruz.
Umutla.
Konuşuyoruz.
Beklentilerimiz, hayallerimiz, hikâyelerimizi döküp saçıyoruz ortalıklara.
Bir gün daha güzel olacağını,
Daha farklı bir dünyada yaşayacağımız hayal ediyor,
Bekliyoruz.
***
Godot’yu bekliyoruz belki de.
Absürt hayatımızın bir gün değişeceğini düşünerek.
İnatla,
Sabırla,
Yıllardır beklediğimiz ama bir türlü gelmeyen Godot’yu.
***
“Godot'yu Beklerken” Samuel Beckett'ın 1949 yılında Fransızca olarak yazılan ve ilk kez 1953'te Paris'te sahnelenen ünlü eseridir.
Absürt tiyatronun ilk örneklerinden biri olarak gösterilir.
“Godot’yu Beklerken” oyunun kahramanları Vladimir ve Estragon’un etrafında şekillenir.
Bu iki karakter bir ağacın dibinde Godot isimli bir kimsenin ya da şeyin, gelip kendilerini kurtarmasını bekler.
Fakat Godot hiç gelmeyecektir.
Hatta belki de öyle bir kimse ya da şey hiç var olmamıştır ve olmayacaktır.
“Godot’yu Beklerken” sonu gelmeyen ve anlamsız bir bekleyişin anlatıldığı bir hikâyedir.
***
Godot’yu bekliyoruz…
Her sabah uyanıp, tek düze giden hayatımızda bir şeyler olmasını,
Bir şeylerin değişmesini bekliyoruz.
Umutla.
Gelir mi?
Gelmez mi?
Bir şey söylemek zor.
Gelebilir.
Getirebiliriz.