26 Ocak 2024 Cuma Saat: 12:54
Hepsi bir oyun aslında.
Buna armutçuluk oyunu diyebiliriz.
Kimimiz çok zevk alarak oynuyor.
Kimimiz isteksiz, kerhen oyuna dâhil oluyor.
Oyunun kazananı belli.
Kaybedeni de.
Lakin her dönem garip bir oyunun içinde buluyoruz kendimizi.
***
Tımarhanede bir gün, nöbetçi hekim koğuşları gezerken, bir koğuşta bulunan bütün delilerin yara bere içinde olduklarını görür.
Ne olup bittiğini sorduğunda cevap alamaz.
Çareyi, koğuş halkını gizlice gözlemekte bulur.
Hekimin dışarı çıkmasını müteakip, deliler bahçeye koşarlar.
Her biri bir ağacın yüksekçe dalına tutunup aşağıda kalan bir arkadaşlarına sorarlar: “Olduk mu?”
Yerdeki ciddî bakışlarla ağaçların dallarından sallanan delileri tetkikten sonra seslenir: “Oldunuz!”
Deliler kendilerini yere patır patır bırakırlar.
Tabii, birçoğunun eli yüzü yaralanır.
Kolu bacağı ezilir, sakatlanır.
Durumu gözleyen doktor ortaya çıkıp sorar: “Ne yapıyorsunuz? Neden kendinizi böyle ağaçtan aşağıya atıyorsunuz?”
“Armutçuluk oynuyoruz, doktor bey! Olgunlaşınca ağaçtan kopuyoruz.” cevabını verirler.
***
Armutçuluk oyunu bu oyun…
Buna demokrasi oyunu,
Yada halk iradesi diyorlar.
Doğrusu armutçuluk oyunu.
Yıllarca oynayıp duruyoruz.
Akıllısı,
Delisi…
Bu yüzden yara bere içerisinde kalıyoruz her seferinde.
Olan bitenden ders çıkarıyor muyuz?
Olgunlaştık mı?
Halimize bakınca belli olmuyor mu?