15 Ocak 2024 Pazartesi Saat: 09:55
Günün birinde Hoca Efendi pazara gitmek için eşeğine biner ve yola koyulur. Bir süre gittikten sonra eşek huysuzlanır ve ardından hoplayıp zıplamaya başlar.
Derken Nasreddin Hoca da eşekten düşüverir.
Düşer düşmesine de çevresine toplanan çocuklar toplu hâlde bağırmaya başlarlar: “Nasreddin Hoca eşekten düştü, Nasreddin Hoca eşekten düştü.”
Hoca, şöyle bir sağına soluna baktıktan sonra büyüklerden kimselerin olmadığını görünce eşe dosta rezil olmamak için;
“Çocuklar, eşekten düşmedim, ben zaten eşekten inecektim.” deyiverir.
***
Bence bundan sonrasında önemli olan soru malum.
Eşekten indimi yoksa düştü mü?
İtilmişte olabilir…
***
Günlerden bir gün Nasreddin Hoca, alışveriş yapmak için şehre gidecektir.
Ahırdan eşeğini çıkarır, evin önüne getirir. Şehirden siparişi olan komşular Hoca’nın başına toplanırlar.
Hoca, eşeğine binmeye çalışır, fakat her çaba boşunadır.
Bir kez daha denemek ister "Ha gayret” deyip bir daha eşeğin üstüne sıçrar ama bu kez de eşeğin üzerinden öbür tarafına düşüverir.
Komşuları Hoca’nın gayretlerinin bu şekilde bitmesine bir taraftan üzülürler, bir taraftan da ellerinde olmadan gülmeye başlarlar.
Bu durum karşısında canı iyice sıkılan Hoca komşularına dönerek;
“Yahu komşular, benim delikanlılığımı görmediniz. Ben, bir sıçrayışta değil eşeğe binmek damın üzerine bile atlardım.” der.
Hoca, böyle der demesine de bir yandan da kendi kendine;
“Hey gidi Hoca, ben senin delikanlılığını da bilirim.” deyiverir.
***
Gençliğinde neydi ki; bugün nasıl bir performans bekleyebiliriz.
Bu memlekete,
Bu millete,
Bu şehre ne faydası olur bu saatten sonra?
***
Eşekten düşenler,
Ve eşeğe binenleri az çok biliyoruz da,
Hikâyede hep adı geçen, sırtına binilen o eşeği bilen tanıyan var mı?