5 Aralık 2016 Pazartesi Saat: 09:15
Bu başlık benim değil. Hükümetin Rekabet Kuruluna ait. Birkaç gün önce Rekabet Kurulu milli ürünümüz, ana geçim kaynağımız olan fındıkla alakalı bir yıldır yapılan çalışmaları derlemiş, toparlamış ve üreticinin kulağına “Artık senin ürettiğin fındık kaliteli değil. Fındığın artık eski kalitede ve eski tadında değil” diye üflemiş.
Bozuk, çürük, yırtık, patlak, yıkık, sökük, defolu vs. malı kimse almak istemez. Düşünce bu ise burada haklısınız, hadi hakkınızı teslim edelim. Ne hikmetse bizim sert kabuklu yemişler sınıfında bulunan fındığımız da rapora göre son yıllarda öyle bezim bezim beziklenmiş, goruklanmış, küflenmiş de tat vermiyor oluvermiş.
Birde üstüne üstlük, bahçelerimiz yaşlanmış, KOAH hastalığımı dersiniz, Kalp Damar hastalığımı dersiniz, Parkinson hastalığımı dersiniz bakımsızlıktan, çordan, çorttan, çoraktan da tir tir titriyormuş.
Avrupa’nın, ABD’nin fındığı da bizim bu Rekabet Kurulunun raporuna göre 10 numara, 5 yıldızmış. Rekabet Kurulu bizim üreticiye aklınızı başınıza toplayın, bağınıza, bahçenize iyi sahip çıkın, fındık ocaklarının damarlarını iyi açın, öksürük şurubunu ihmal etmeyin, mal gübresini de iyi yayın fazla da titretmeyin diye de iyi akıl verilmiş.
Adamlar ceviz büyüklüğünde fındık yetiştirir olmuşlarda biz hala eziknen, beziknen, goruknan uğraşır olmuşuz desenize. Yahu insanın aklı ile oynuyorsunuz gerçekten. Burada haklı olduğunuz tek konu arazilerimizin 50 yıl öncesine göre fazlaca bölünmüş olmasıdır. Buda bağın bahçenin bakımsız ve verimsiz olması anlamına gelmez. Bahsettiğiniz şey fındık. Siz fındık üreticisini bu kadar mı saf zannediyorsunuz.
Ey rekabet kurulu, şunu da biliyor muydun? Fındık yılda yalnız bir gece istirahat edermiş. O da toplandığı gün. Geri kalan 364 günde her bir fındık dalı ürün vermek için arı gibi, karınca gibi harıl harıl çalışıyormuş. Biliyor muydunuz?
Siz fındık ocağının bakımının nasıl yapıldığını, hangi ocaktan, hangi dalın kesileceğini boynunuza kravat takıp gittiğiniz bahçelerde üreticiden daha mı iyi biliyorsunuz. Siz takım elbiseli halinizle girdiğiniz bahçede hangi dalın hastalıklı, hangi dalın sağlıklı olduğunu üreticiden daha mı iyi biliyorsunuz? Unutmayın fındığın fermanı masa başında değil, bahçede kesilir.
O fermanını kestiğiniz fındık dalı bilin ki eksi 5 dereceden tutun, artı 38-39 derecelere ateşi fırlayıncaya kadar da mahsül üretir. Sizin sokma aklınız sizde kalsın. Göz göre göre milli ürününüz fındığınızı da “TEKEL”e kurban ettiniz ya helal olsun size. Hadi ordan hadi birde çıkmış fındığınız tat vermiyor diye pişkin pişkin üreticinin kulağına üfürük çalıyorsunuz. Hadi ordan hadi kim tutar sizi…