24 Kasım 2016 Perşembe Saat: 07:40
Öğreten olmak, hele ki öğretirken de yetiştiren olmak. Her insanı harcı değildir. Bugün gün öğreten ve yetiştiren öğretmenlerimizin günü. Gün nesillerimizin mimarları olan öğretmenlerimizin günü.
Okul dönemlerim geldi aklıma. İlk aşkım aşk kelimesini yeni yeni duyduğum 6’lı yaşlarda, ilkokul öğretmenim Selma hanımın sevgisinin de anne sevgisi kadar kutsal olduğunu hissetmekten daha ulu ne olabilir ki. Tabi ki bu hazzı hissettirebilmek de çok önemli. Anne ben öğretmenime aşığım veya anne öğretmenim bana aşık beni çok seviyor diyenimiz sanırım hayli fazladır. Bende o diyenler kadar kendimi şanslı hissediyorum çünkü.
Ortaokul dönemim Erzurum’da başladı, Ordu’da bitti. Beyhan hanım, Halit bey, Yıldız hanım, Erzurum’da ki manevi annem, babam ve ablam gibiydi. Babaımın vefatıyla birlikte geldiğim ana ocağı Ordum da bir anama daha kavuştum. Tanrıya çok şükür ki, karşıma çıkardı ve yine çok şükür ki hala başımızda, hala sığındığımız liman. Evet Merkez Orta Okulundan sevgili Tülay Haseş Can. Rabbim başımızdan eksik etmesin.
Üzerimde Hak’kı ve emeği çok olan bir liman Haseş. Gönül limanında ben gibi kaç öğrencisini okumak ve yaşamla barışık kıldırma sayısını tam bilmesem de tam bir öğreten ve bir o kadar da mükemmel bir yetiştiren. Haseş’i anlatmaya kelimelerde, kitaplarda yetmez zaten.
Gençlik çağlarına adım attığım Ticaret Lisesinde sevgili Murat Çağlar, Kemal Tabak, Selçuk Oksal. Abi, kardeş temelini onlarla perçinleştirmiştim. Oturmayı, kalkmayı, usulü, erkanı, adabı, hayayı, izzeti nefsi, cumhuriyet genci ve öylede yetişmeyi işte bunlar sayesinde öğrendim. Çünkü o yıllarda kolay değildi, 14-15’li yaşlarda ağır başlı olmak da herkesin harcı değildi.
Yarıda bırakmak zorunda kaldığım üniversiteli yıllarımdan fazla da bahsetmek istemiyorum. Ama temel eğitimimde 11 yılıma damgasını vuran bu kutsal isimleri anmadan geçemezdim. Aralarında ebediyete göç edenleri duydum, Rabbim onların mekanlarını her daim cennet eylesin. Başımızda olanları da başımızdan eksik etmesin.
Ne kadar iyi, ne kadar kötü olduğumu bilmiyorum. Ama insan sevgisini, yaşama azmini ve Tanrı’nın yarattığı her canlıyı sevme aşkını sevgili Haseş annemden öğrenmenin gururu ile, öğrendiklerimi icra etmek ve sürdürebilmek içinde yaşam mücadelesi vermeye tıpkı onlar gibi son nefesime kadar bende devam edeceğim. Etmeliyim de zaten. Aldığım terbiyeye karşı haksızlık etme lüksünü kendimde görmüyorum çünkü.
Ne mutlu size aziz varlıklarım. Öğreten ve yetiştirenlerim. Ne mutlu size ki, biz hala Cumhuriyetin eseri öğretmenlerimizin eseriyiz deme lütfünü yaşamaktayız. Tanrı’ya kavuşanlara rahmet, varlığı ile hala tacımız olanlara da sağlık sıhhat ve uzun ömürler diliyorum. Gününüz kutlu olsun…