28 Nisan 2022 Perşembe Saat: 08:17
Gündem de yine ermeni soykırımının tanınması talebi var. Önce uluslararasıydı şimdi ulusal oldu.
TBMM’ ne 7 yıldır bir milletvekili tarafından ermeni soykırımının tanınması için kanun teklifi veriliyormuş. Hatta başka milletvekilleri de varmış buna destek veren. Yeni haberdar ettiler bizi bundan. Kaşıyan kaşıyanaymış meğer…
Araştırın ve görün lütfen. Bununla ilgili binlerce tez ve iddia var. Onlar mı yaptı biz mi yaptık sorusunun cevabını aramaya kalktığınızda karşınıza her iki tarafın da yaptığı gibi bir sonuç çıkıyor.
Hangisi daha üstenci bir tarihçi tarafından ele alınmışsa o tez sanki haklı gibi görünüyor.
Hangisi doğru acaba? Oysa doğru tektir… Birisi yalan söylüyor demektir… Her ikisi de doğruysa eğer, hem Türk soykırımı hem de ermeni soykırımı var demektir. O halde ermeni soykırımı tanımak isteyenler, Türk soykırımını da tanısınlar… Hadi bakalım…
Oysa kaynaklara bakınca bir iç savaşın sonucunda oluşmuş bir durum var ortada. Ayrıca, 1915 yılında bu topraklarda kimler yaşıyorsa bu sorun onların sorunudur. Bizim değil…
Vatandaşı olduğumuz ülke Türkiye Cumhuriyeti 20 Ekim 1923 de kurulmuştur. Önceki antidemokratik, diktatör, emperyalist ve şeriat hükümleri ile yönetilen devletin devamı olmayı da reddetmiştir. Varisi de olmamıştır.
Efendim güzel şeylere sahip çıkıyormuşuz da olumsuzluklara sahip çıkmıyor muşuz… Hadiyin oradan… Önceki devletten bize güzel olan hiçbir şey kalmadı… Kalan sadece ezilmiş, fakir ve cahil bir halk ile nerdeyse tamamı işgal edilmiş bir avuç vatan toprağıydı…
Neymiş? İstanbul’u önceki devlet fethetmiş miş… Eyvallah! Ama aynı İstanbul’u da İzmir’i de yine düşmana önceki devlet tek bir kurşun atmadan işgaline göz yumup devretmemiş miydi?
Bu ülkenin sınırı yine bu ülkenin insanları tarafından çizildi. İşgal edilen İstanbul’u da İzmir’i de işgalden kurtardı. Üstelik kurtarırken katliam da yapmadı. Savaşarak yendiğimiz düşmanların ölen askerlerini bile vatanın bağrında “Onlar artık bizim evlatlarımızdır” diyerek sonsuza kadar misafir etti.
Mesela, Almanya kendi yaptığı Yahudi soykırımını tanımıştır. Çünkü Yahudileri gaz odalarında katleden ülke de, yaptıklarını kabul edip işledikleri insanlık suçunu tanıyan da aynı Almanya’dır. Oysa bizim ülkemizin adı bile önceki ile aynı değil.
Önceki devletin varsa (!) eğer, böyle bir soykırım ile suçlanmasının cezasını neden benim ülkem çekmek ve bu iddianın sahipleri ile muhatap olmak zorunda?
Neymiş önceki devlet bizim atalarımızmış, ceddimizmiş? Doğrudur! Ama atamızın, ceddimizin kesin bile olmayan sorumluluklarını neden biz üstleniyoruz ki? Böyle bir uluslararası hukuk mu var? Hadi borçlarını üstlendik, kapitülasyonların bedelini hem kanımızla hem de tarladaki buğdayımızla ödedik ama daha fazlasına razı değiliz.
Biz önceki devletin vatandaşları değiliz. Biz 1915 den önce değil, 1923 den sonra doğduk. Muhatabı olmadığımız bir sorumluluğu da üstlenemeyiz. Varisi isek de reddi miras hakkımızı kullandık.
Gerçi önceki devletin böyle bir suçu işlediğine de kesinlikle inanmıyoruz. Çünkü yıllarca ermeni kökenli Türk vatandaşlarımızla aynı mahallede komşuluk yaptık. Birbirimizi sevdik, sevildik, savaşmadık.
Bir gün bile aklımıza onları katletmek gelmedi. Bizim aklımızdan bile geçmeyen bir şeyi, üç beş ermeni seçmenden oy alabilmek için gündeme taşıyan iftiracılar bizi itham edemez.
Düşün artık lan yakamızdan… Başlatmayın soykırımınıza adi şerefsizler…