28 Şubat 2022 Pazartesi Saat: 09:32
Sosyal ve görsel mecraların olmadığı çocukluk yıllarımızda sokaklarda “destancılar” gezer, insanların vicdani hassasiyetlerini kaşıyan, tek sayfaya büyük punto harflerle basılmış, uydurma cinayet ve sözde katliam hikâyeleri satarla
Sosyal ve görsel mecraların olmadığı çocukluk yıllarımızda sokaklarda “destancılar” gezer, insanların vicdani hassasiyetlerini kaşıyan, tek sayfaya büyük punto harflerle basılmış, uydurma cinayet ve sözde katliam hikâyeleri satarlardı. İnsanlar bunlardan alır, inanmaya hazır halde bir taraftan okur bir taraftan da ağlarlardı. “Uydurma bunlar” dense de fayda etmezdi. Değişen bir şey yok demek ki. Aynı tas aynı hamam şekil değiştirerek devam ediyor.
Her mecra da, o kadar çok yalan ve bilgi kirliliği var ki insanı gerçeklikten koparan, doğruyla yanlışı ayırt edemeyenlerin yarattığı kaoslar ile uyanıyoruz her güne. Ahmaklıktan değil! Bitmek tükenmek bilmeyen “Kandırma” çabalarından kaynaklanıyor bu garabet durum.
Özellikle sosyal ve görsel medya başı çekiyor. Hemen her gece yayınlanan, hiçbir altyapısı olmayan ama her şeye ilişkin bir sözü, iddiası veya savunması olan, hep aynı “Az okumuş ama çokbilmiş” ve “Çok okumuş ama az bilmiş” kadrolu, tetikçi, kalemşor yandaşların konuk edildiği tartışma -aslında tartışamama- programlarındaki akla ve vicdana sığmayan kandırma söyleşilerinden bıktık, usandık, yorulduk artık…
Zerre kadar utanmadan, “İki kere ikinin beş ettiğini” saatlerce iddia edip, karşısında “dört eder” diye düzeltmek isteyenin de sürekli sözünü kesip, doğrunun öğrenilmesini saygısızca engelleyip, bir de yalancılıkla ve iftira atmakla suçluyorlar ya çıldırmamak elde değil.
Amaçları işlerine geldiği gibi olmayanı olmuş, olanı olmamış, yalanı doğru, doğruyu yalan gibi gösterip insanları kandırarak kendi yanlarında konsolide etmek. Elbette ki hedefledikleri kesim, okumuş, bilgili, entelektüel ve zaten konunun uzmanı olanlar değil. Bilmeyen, araştırmayan ve hiçbir zaman da öğrenmeyecek olan istikrarlı ve ferasetli cahillerdir.
Bu toplum ne öğreniyorsa, görsel ve sosyal medya mecralarından öğreniyor. Sonra da gidip gerçeklikten kopmuş eylemler ve söylemler geliştiriyor. Toplumsal erozyona neden oluyor.
Hatta öyle bir hal aldı ki bu, sadece yetişkin ve yandaş cahilleri değil, saf ve masum çocukları da etkileyip manasını dahi bilmediği söylem ve davranışlar içine girmelerine neden oluyor.
TV’ lerde yayınlanan dizilere ve diğer programlara bir bakın dikkatlice. Ne ararsan var... Entrika, kumpas, vahşet, sapkınlık, hamaset! Özellikle suçun ve suçlunun övüldüğü diziler ve insanların özel sorunlarına çare arama numarası ile mahrem bilgilerini kanırtarak yayınlayan o programlar tam bir rezalet ve felaket ötesi.
“Ne olmuş yani?” demeyin. Kandırarak yönlendiriyor, örnek oluyor. Olumsuzlukları eleştirir gibi görünüp aslında daha da artmasını sağlıyor. Yanlışı doğruymuş, anormali normalmiş gibi algılatıyor!
“Sen de izleme!” demeyin. İzlemiyorum zaten. Derdim, senin izliyor olman. Senin inanıyor olman. Senin kandırılıyor olman.
“Sana ne benden!” diyemezsin. Seninle aynı toplumda yaşıyoruz. Sebep olduğun olumsuzluklardan topyekûn etkileniyoruz.
Medya ürünleri içinde en ciddi ve güvenilir olan yazılı basının da maalesef etkisi olamıyor artık. Resmi ve güvenilir kaynaklara göre günlük tirajlar şu şekildeymiş:
Görsel medyada 81 milyon izleyici, sosyal medyada 54 milyon kullanıcı, yazılı medyada ise sadece 1,7 milyon okur varmış.
Şimdi anladınız mı aradaki uçurumu ve konunun ciddiyetini? Okumayı değil sadece izlemeyi ve dinlemeyi tercih ediyoruz bilgi edinmek için. Oysa günümüzde doğruluğu onaylanmış çok sağlam ve ciddi kaynaklar var bilgi edinmek için.
Eleştirim, izlediğiniz ve duyduğunuz hemen her şeye sorgulamadan inanıp kandırılmanızadır.
“Neden böylesiniz?” diye sorguluyorum. Sizi ahmak yerine koyanların yalan ve dayatmaları ile toplumun içine düşürüldüğü durumu eleştiriyorum.
İzlediklerinizin ve duyduklarınızın doğru olup olmadığını anlamak için araştırma yapmak sizi biraz yorar ama gereken de budur. Mutlak gerçeği gözlerinizle görmeden, kulaklarınızla duymadan, ciddi kaynaklardan bilgi edinerek öğrenmeden, öğrendiklerinizin arka planını araştırmadan, sorgulamadan ve anlamadan hiçbir şeye inanmamanız gerekiyor.
Suçu sadece kandıranda değil, kandırılan olarak önce kendinizde aramalısınız.
Hala kandırılmayı sorun etmiyorsanız eğer, sizi de “Allah affetsin!”.
Ama kandırılarak inandıklarınız ile sebep olduğunuz olumsuzluklar ile zarar verip hakkını yediğiniz kul sizi affeder mi? İşte onu bilemem.