Ersin ERDOĞAN

Köykent Nedir?

22 Şubat 2022 Salı Saat: 09:25

                                                                                       

Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş yıllarından itibaren organize olamamış dağınık kırsal yerleşim, her zaman için çözüm bekleyen bir sorun olmuştur. Sorunun çözümünde ise “merkez köy” kavramı bir çıkış yolu olarak görülmüştür. “Toprak İşleyenin, Su Kullananın” vurgusu ile köykentlerin amacı köylünün kendi şehrini yaratması olarak ortaya konmuştur. Köykentler aslında basit ekonomik gereklerin ötesinde sosyal içeriğin de ağır bastığı bir toplumsal dönüşüm ve kalkınma projesidir.

Köykent yaklaşımı; En az maliyetle, en kısa sürede kırsal kesimin gereksinmelerinin karşılanması, İşsiz nüfusun köykentlerde iş olanaklarına kavuşması ve Köyden kente göçün durmasını hedefler.

Kısaca, kırsalda yaşam koşullarının iyileştirilmesi ve tarımsal üretimin geliştirilmesidir. Bu, projenin kamuya düşen kısmı, temel altyapıların (yol, su, elektrik, iletişim vb.) ve sosyal hizmetlerin (eğitim, sağlık, kültür vb.) gerçekleştirilmesidir. Köylüye düşen kısmı ise, üretimin ve satışın kooperatif üzerinden gerçekleştirilmesi ve geleceğin birlikte tasarlanmasıdır.

Köykentlerde köylerin değil, hizmetlerin birleştirileceğini, emekleri, bilgileri ve maddi olanakları birleşen birbirine yakın konumda olan köykentler sayesinde, verimli tarım işletmelerinin yanı sıra, ortaklaşa sanayi işletmelerinin de kurulabilmesi, tesislerden ortaklaşa yararlanılması, kentlerin ekonomik, sosyal, kültürel, sağlık, eğitim, iletişim ve ulaşım gibi olanaklarının köylere ulaştırılması amaçlanmıştır.

Köykentler ile köylünün kalkınması ve kırsal alanların sanayileşmesi için zorunlu olan altyapı ve hizmetlerin köylülere daha kısa sürede ve daha düşük maliyetle sunulabilmesi, böylece, tarımsal sanayileşmenin altyapısının da hazırlanması amaçlanmıştır. Projenin sürdürülebilirliği ise başlıca üç faktöre bağlıdır. Bunlar:  kamunun kalıcı desteği, halkın gönüllü katılımı ve iktidarda olanların zihniyetidir.

Köykent Projesi, Türkiye Cumhuriyeti'nin Köy Enstitüleri Projesi'nden sonraki en kapsamlı kırsal kalkınma projesinin adıdır. 1960’lı yıllarda tasarlanan köykent projesi, ilk kez 1978 yılında 42nci hükümet tarafından iki farklı yörede uygulanmaya başlamıştır. Bunlardan birisi 13 köyü kapsayan Van/Özalap/Dorutay köyü ve çevresidir. Diğeri ise 16 köyü kapsayan Bolu/Mudurnu/Taşkesti köyü ve yöresidir. Fakat hepsi iktidara gelen 43ncü hükümet tarafından durdurulmuştur.

Köykent projesinin ikinci uygulaması 57nci hükümet tarafından 2002 yılında Ordu/Mesudiye/Çavdar köyü ve yöresinde kurulmaya çalışılmış ancak önceki ikisi ile aynı kadere sahip olmuş ve iktidara gelen 58nci hükümet tarafından durdurulmuştur.

Köykent Projesinin suçu “sol” zihniyetin projesi olmasıdır. Ve her defasında “sağ” zihniyet tarafından durdurulmuşlardır. Kamuoyuna bu projenin başarısız olduğu propagandası yapılmıştır. Gerçek olan, projenin “başarısız olduğu” değil “yarım bırakıldığı” dır. Başarısız olan köykent projesi değil, tıpkı Köy Enstitüleri Projesi’ne de karşı olan aynı zihniyetin bize dayattığı köykent karşıtı yabancı sermayeli yerli ve milli olmayan alternatif tarım politikalarıdır.

Rahmetli Bülent Ecevit’in Mesudiye’de proje açılışında söylediği; “Köykent ile birleşecek olan köyler değil köylülerin gücüdür” sözü ve o açılışta köylülerin taşıdığı; “Eskiden komşuyduk, köykentle kardeş olduk” pankartı da aslında karşı olan zihniyetin neyi engellediğinin özetidir.

 Mesudiyeli Prof. Aziz Ekşi” nin de dediği gibi şimdi tam da tarımın, aile çiftçiliği veya şirket tarımı ile yapılması konusunda yol ayrımına geldiğimiz noktadayız. Şirket tarımı, verim açısından olumlu fakat tarımın sürdürülebilirliği ve çevre dengesi açısından tartışmalıdır. Ayrıca kente göçü hızlandıracağı açıktır. Aile çiftçiliği ise verim açısından tartışmalı fakat tarımın sürdürülebilirliği ve çevre dengesi açısından olumludur. Kente göçü ise yavaşlatacağı kesindir. Ancak yaşaması ve yaygınlaşması için köykent yaklaşımı ile uygulanması gereklidir.

Köykent projesini, GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’ün “Köylü milletin efendisidir” sözüne istinaden raftan indirmenin ve bu kez köy ismini mahalle yapmakla kentleştirdiğini sanan ama bu yolla sadece çiftçiyi ve tarımı bitiren (BB) yerel yönetimler üzerinden tartışmanın tam zamanıdır.

Yarınki yazımda da bunu tartışacağız.