Şafak DELİÇAKAR

AŞI VE KISIRLIK

13 Ağustos 2021 Cuma Saat: 22:26

Hepimizin çocukluktan kalma aşı hikâyelerimiz vardır mutlaka. Okullardaki aşı olma günleri, ağlayanlar, korkudan altına kaçıranlar, hatta okuldan kaçanlar ve benzeri onlarca anı yaşadık. Ama bir şekilde hepimiz o günlerde olmamız gereken ne kadar aşı varsa olup hayata tutunmayı başardık.

Dün yolda köyden bir tanıdığıma rastladım. Hoş beş etikten sonra “Ağabey aşıların tamam mı?” diye sordum. “Aşı maşı olmama ben” dedi. “Neden” diye sorunca “Aşılar kısırlık yapıyormuş” diye devam etti.

“Ağabey sen 63 yaşındasın, bu yaştan sonra kısır olsan ne olur olmasan ne olur? Çocuk sahibi mi olacaksın? Zaten boyun kadar 4 çocuğun var. Hem yengenin de artık bu yaştan sonra çocuğumu olur Allah aşkına, akıl işi değil bu dediğin” dedim.

“Yahu sen anlamadın galiba” dedi. “Derdim çocuk sahibi olamamak değil. Yahu anla işte. Kısır olunca şeyim işlevini kaybediyormuş yaaa” diye devam etti. “Neyin?” diye sordum. “Yahu yürü git işine, ben aşı maşı olmam” diyerek hızlıca uzaklaştı yanımdan.

Gülsem mi ağlasam mı bilemedim. Ama gündemin en önemli konusunu aydınlatacak bir şeyi anladım.

Bizim milletimiz “iktidarsızlık” demek yerine “kısırlık” diyor. Yani aslında çocuk sahibi olup olmamak umurlarında bile değil. Tek dertleri erkeklik organlarının işlevini kaybetmemesi!

Aşının kendilerini iktidarsız yapacağı korkusu üzerlerinde fobik bir hâkimiyet oluşturmuş. Zaten psikolojide “Fobik Bozukluk” diye adlandırılan durum tamda budur. Yani aslında olmayacak bir zararla olacakmışçasına beklentilerine de uygun olduğu için kabullendikleri bir şeyi kandırılmışlar gibi gösteriyorlar. Kendilerince fobik bozukluk gibi bir algı oluşturmuşlar.

Aslında “aşı olanın erkeklik organı işlevini kaybeder” algısını “aşı kısırlık yapıyor” şekli ile değiştirip, hem asıl korkularını gizlemek hem de algıda toplulaştırma yaratarak kendilerini aşıdan kurtarmak ve kaçındırmak niyetindeler. Çünkü hiçbir bilimsel veri böyle bir yan etki olduğunu ortaya koymamasına rağmen nasıl bir şey bunun kesinmiş gibi yayılmasını sağlar anlamak mümkün değil.

Tahminim şu ki; erkeklerinin tamamına “en değerli organınız hangisidir?” diye sorsalar. Emin olun sadece yüzde 1’ i erkeklik organım diye cevap verir. Ancak gerçekte erkeklerinin yüzde 99 u için en değerli organı erkeklik organıdır. Allah korusun her türlü vücut hasarına razılar ama iş oraya gelince razı değiller. Ama bunu asla dillendirmezler ve dürüstçe söylemezler. Bir kılıf uydurup yandan dolaşırlar.

Aşı kısırlık yapıyor efsanesi de bundan doğmuştur. Adam covid den ölmeye bile razı. Yeter ki orası işlevini kaybetmesin. A be adam! Ölünce tüm vücut işlevini kaybediyor ya zaten! Aslında bu algının bir diğer nedeni de aşı olma korkusudur. Bu korku çocukluk yıllarından başlar. Silahı görünce kaçmayan bir millet iğneyi gördüğünde öyle bir kaçar ki peşine kurşun atsanız yetişmez.

Yıllar önce AİDS salgını vardı hatırlarsanız. Bunun için toplumu aydınlatmak ve gerçek yüzümüzü ifşa etmek için bir TV programcısı sosyal deney filmi çekmişti. Eşcinsel rolü yapan biri yol kenarında bekliyordu. Önünden geçen arabalardan biri durdu. “Hadi anam gel gidelim” dedi. Eşcinsel rolündeki kişi “Ama ben AIDS’liyim. Benimle birlikte olursanız ölürsünüz” deyince arabanın içindekilerin verdiği cevap ilginçti, “Anam biz hamsi yiyoruz bize bir şey olmaz, gel hadi”.

İşte maalesef bu toplumun hal-i pürmelâl-i budur. Ölmeye razı ama sıtmaya değil!