Şafak DELİÇAKAR

AFAGANLAR BASTI

12 Ağustos 2021 Perşembe Saat: 09:35

Cep telefonumdan haritalar aplikasyonunu açıp başlangıç rotasına Kabil yazıp varış noktasına Ordu yazdım ve yürüme mesafesini seçtim. Gözlerime inanamadım! Kabil ile Ordu arası 3.623 km. ve yürüyerek ancak 31 günde kat edilmesi gerekiyor.

Bir daha görme ihtimalimiz olmayan biri ile dünyanın herhangi bir yerinde karşılaştığımızda ağzımızdan hemen “Dünya ne küçük!” ünlemi çıkar. Ancak görünen o ki Afganlılar dünyayı biraz daha küçültmüşler. Onca yolu yürüyüp geldiklerinde görünümleri öylesine aldatır sizi ve zannedersiniz ki 3.623 km. ve 31 gün değil de 3 km ve 30 dakika yürümüş gibiler. Gülsek mi ağlasak mı bilemiyoruz. İnsan aklıyla ancak bu kadar alay edilir. Yahu siz kimi kandırıyorsunuz? Hepiniz bırakın onca yol yürümeyi, sanki paraşütle şehrin üstüne bırakılmış gibisiniz.

Niye geldiğinizi, nasıl geldiğinizi, gerçek amacınızı, vasfınızı, güvenlik durumunuzu, kişisel bilgilerinizi bilmiyoruz. Neden sadece erkekler kaçtı oradan bilmiyoruz. Siz kimsiniz orada ne iş yapardınız bilmiyoruz. Dilinizi bilmediğimiz için size de soramıyoruz. Ama bunları bilmek zorundayız.

Oradaki savaştan ve Taliban vahşetinden mi kaçtınız? O halde kadın ve çocuklarınızı niye ölüme terk ettiniz? Nedir sizi ailelerinizi terk ettirip oradan buraya getiren? Oturma organlarınızın korkusu mudur? Size kim dedi top yekûn Türkiye’ye gidin diye? Size ne vaat edildi burada? Kim vaat etti?

BU ülkenin halkı misafirperverdir, zulme uğrayanı korur, bir lokma ekmeğini sizinle paylaşır ama aptal değildir. Siz ne ayaksınız? Kimi kandırıyorsunuz?

Bu millet zaten 2 yıldır salgın yüzünden inim inim inliyor, insanlar açlıktan ve çaresizlikten intihar ediyor. Devlet bile aciz kaldı, her kişiye yardım edemediği gibi bir iban verip yardım topladı. Üç dirhem ekmeğimizi de sizinle paylaşırız ama sadece üç gün. Çünkü misafirlik üç gündür. Sonrası sadakaya girer. Bu milletin sadaka verebilecek hali yoktur.

Bu millet yıllarca emperyalist ülkelere karşı savaştı ama bir teki bile ülkesini terk etmeyip savaşarak ölmeyi seçti. Siz nasıl bir milletsiniz? Bu bir ırkçılık söylemi değil. Sizin ırkınıza değil karakterinize karşı yapılan bir eleştiridir.

Biz sizin güçlü, dayanıklı ve savaşçı bir millet olduğunuzu duymuştuk hep. Siz Afganlı olamazsınız. Sizin Afgan olduğunuza inanmıyorum. Siz ancak taliban denilen şerefsiz, kalleş, kelle kesen, kendilerini Allah’ın yerine koyup dini kurallar koyan, din tüccarı, uyuşturucu satıcısı aşağılık bir örgütün mensubu olabilirsiniz.

Biz yıllarca bu ülkede ne din tacirleri ve teröristler gördük biliyor musun? Hepsi kuyruklarını bacaklarının arasına sıkıştırıp ya defolup gittiler ya da inlerine girdiler. Gidemeyenler veya saklanamayanlar da arada sırada başlarını kaldırıp bir şeyler yapmaya çalışsa da yiyorlar başlarına tokmağı oturuyorlar oturma organlarının üstlerine.

Burası Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün, milleti ile savaşarak ve kanlarını akıtarak kurdukları Türkiye Cumhuriyetidir. Sizin gibi taliban ajanlarının burada işi yok. Defolup gidin beni şehrimden de ülkemden de.

Eğer bu ülkeye gelmenize bu ülkenin iktidarı onay verdiyse bu onayın bedelini de sandıkta öderler. Zaten 10 yıldır Suriyelilere aktarılan kaynaklarımız ve imkânlarımız nedeniyle zorluk yaşıyoruz bir de sizin yüzünüzden zorluklarımız artmasın. Bu ülke halkını sakın hafife almayın. Biz aptal değiliz!

Şimdi yürümeye devam edin ve Yunanistan sınırına dayanın. Bakalım oraya girebilecek misiniz? Sizi kapıda gaz bombaları ve silahlarla bekliyor olacaklar çünkü. Onların istemedikleri yükü benim ülkem kaldırmak zorun da mı?

Yeter be! Vallahi afakanlar bastı beni!