29 Nisan 2021 Perşembe Saat: 11:53
Sapla samanın karıştığı bir durumdayız. Kim mağdur, kim değil, artık anlayana aşk olsun. Efendim malum Covid-19 Koronavirüs belası ülkemize musallat oldu olalı herkeste bir perişanlık, bir feryat figan sormayın gitsin. Ağlayan ağlayana, sızlayan sızlayana öyle bir haldeyiz sanki.
Aylardır, günlerdir hep şikayete gelir dururlar. İşverenden alın, esnafından tutun, çiftçisinden çıkın. Memurundan alın da işçi, emeklisinden çıkın. İşveren ve esnaf, düzenli çalışamadığı için hükümetin verdiği desteklerin de yetersizliğinden dert yanıyor. Vergim, kiram, çalışanların ücretleri derken sızım sızım sızlayıp duruyor. Aynı esnaf pandemi sürecinde sattığı ürün her neyse yüzde yüz zam koyarak vatandaşa satmasını da kimse sorgulamıyor tabi.
Örneğin 1.5-2.00 TL’lik domates bugün raflarda 8-10 Lira değil mi? 1.25 TL’lik bir puaça bugün 2.00 TL değil mi? Pandemiden önce 20.00 TL olan saç sakal traşı bugün 50.00 TL değil mi? Eskiden 20 TL’yi geçmeyen balık fiyatları, bugün tezgahlara bakın 30 TL’den aşağı balık almanız mümkün mü? Tabi ki hayır. Taksiler de şehiriçi ulaşım 15-20 TL idi şimdi 30 TL’den aşağıya bir yere gidebiliyor musun? 1.25-1.50 TL’lik bir bardak çay şimdi 2-2.5 TL değil mi?
Suyundan tutun, havasından civasından çıkın. Zaruri olarak da tükettiğimiz, kullandığımız, tükettiğimiz her ne varsa bugün iki katı fazlasıyla almamız mümkün değil. Şimdi durdum bakıyorum kendi kendime. Salya sümük ağlayan bu pandemi fırsatçılarına durdum bakıyorum. Bir yandan imkanları ölçüsünde destek sağlayan hükümete kılıç kalkan çekerek vatandaşın cebini acımasızca hortumlayan bu fırsatçılar mı mağdur? Diye hem soruyor hem de düşünüyorum.
Veya asgari ücretin çok çok altında çalışarak evini hanesini geçindirmeye çalışan işçi mi? Yoksa 2 bin Lira’nın altında emekli maaşı alarak ailesiyle birlikte yaşamını devam ettirmeye çalışan mazlum emekli mi mağdur? Allah, Kur’an kitap aşkına biri çıkıp bu ülkede bana gerçek mağdurun kim olduğunu söylesin. Yoksa gün kafayı sıyırdığımız gün olacak benden söylemesi.