19 Eylül 2016 Pazartesi Saat: 10:46
İlköğretmen Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün, bugün Ordu’ya gelişinin 92. Yıl dönümü. Bu il geçmişinde başta siyaset alanında, eğitim, sağlık ve sanat dünyasında çok önemli isimler yetiştirdi. Askeri erkan kanadında da aynı performansı göstermeye devam etti.
Ancak fazla gerilere bakmadan son 10 yılımızı gözden geçirdiğimde eğitimde ki kalite ortalamamızın ülke genelinde bayağı gerilerde olması beni kahretmeye yetti bile. Neden başarılı olamıyoruz yıllardır? Sorusunun muhatapları da, yine yıllardır sus pus ve bu senede olduğu suskunlukları da sürmeye devam ediyor.
Yaklaşık 140 bin öğrenci, 10 bin öğretmen, 800’e yakın okul kapasitesi ile her yıl star verdiğimiz eğitim-öğretim, talim-terbiye yıllarında yolunda gitmeyen şeyler nedir acaba? Mum ışığında, lüks lambalarda, gün ışıklarında öğrenci yetiştirerek bu ülkeye cevher salan anne babaları da düşünüyorum.
O halde öğretmeniyle, anne babasıyla, öğrencisiyle birlikte Ordu’da başarıyı yakalama adına bir türlü yolunda gitmeyen şey nedir? Sigara içme yaşının orta öğretimlere kadar inmesi mi?, okullardaki öğrenci-öğretmen arası şiddetler mi?, aile içi şiddet ve parçalanmış aileler mi? Diye soracak olsam herkes buna benzer onlarca neden sayar biliyorum.
İyide be kardeşim 140 bin öğrenciyi, 10 bin öğretmeni aynı kefeye koyma şansımız var mı? Yok. O halde ters giden şeyin ana kaynağına gitmek lazım. Eğitim sistemini de bahane olarak gösterebilirsiniz. Peki ilk 20’ye giren iller başka ülkenin illeri mi diye sorarlar insana.
Atatürk‘e göre, “Bir milletin hayat mücadelesinde, maddi ve manevi bütün güçlerim artırabilmesi, milli eğitimde yüksek bir düzeye erişmesi ile mümkündür.. Ancak, milli eğitim ile geliştirilecek ve yükseltilecek olan genç dimağların, paslandırıcı, uyuşturucu ve hayali fazlalıklar ile doldurulmasından kaçınılmalıdır.” Sözünü unutmamak lazım.
Bu sene de fazla umudum yok. Her ne kadar her yıl eğitim de hedef başarı dense de benim bu yıldan da fazla ümidim yok. Görünen köy klavuz istemiyor çünkü. Umarım ve dilerim ki bu sene yanılan taraf ben olurum. Hayatımda ilk kez yanılmak istediğim şeylerden bir tanesi de bu olsa gerek…