12 Eylül 2020 Cumartesi Saat: 10:20
İki üç gündür millet Çarşamba günü akşam saatlerinde birden bastıran aşırı sağanak yağışlar sonucu kent merkezinde ortaya çıkan mağduriyetleri dillerine dolayarak hem sağdan, hem soldan, hem alttan hem de üstten başladılar laf üstüne laf bindirmeye.
Kimsenin avukatı veya kalemşörü değiliz. Bilin bilir, bilmeyende bilenlerden öğrensin. Yahu anlık gelen bir felaket karşısında değil belediyeler, feriştah gelse baş edemez. Bu Cenab-ı Allah’tan gelen ilahi bir takdirdir. Böyle durumlar karşısında bir olup, birlik olup, zarar ve hasarı en aza indirmek varken, dedikodu, eleştiri ve iftira tufanına girmek nasıl bir his merak ediyorum.
Evet sorgulanması gereken şeyler yok mu? Var tabi ki. Bir önceki dönemde adamın biri çıkıp dememiş miydi?, ‘Ordu’nun en az 50 yıllık alt yapı sorununu çözdük’ diye bunu ben söylemedim. İlk Büyükşehir Belediye Başkanı söyledi. Hani nerede ve nasıl bir çözüm bu? Sorarım. Sormak ta lazım sözün sahibine değil mi?
Ondan önceki Belediye Başkanı da benzer açıklamalarda bulunmuştu. Ona da sorarım arkadaş çözüyoruz, çözdük dediniz. Bu muydu çözdüğünüz alt yapı? Diye. Şu an mevcuttakiler de yok bakslar yetersizmiş, yok eksik ve yetersiz yapılmış, yok şuranın şu borusu, buranın kapalı kanalları yeniden açılacakmış. Şimdi öncekilere bir soru daha! Bak şimdikiler böyle diyor, kardeşim siz ne diyorsunuz diye sorarım.
Dışarıda çay ocakları ve kahvelerde yapılan kulislere bakıyorum. Oturup evde internetten sosyal medyaya bakıyorum. Vatandaş öyle gaza gelmiş ki, bir aleni küfür etmedikleri kalmış belediyelere. Arkadaşlar bu kurumlar bizim, yani senin, benim, onun, sizin, bizim ve onların kurumları. Eleştiri ile iftirayı karıştırmak ve bu iftiraları da küfürle bezemek delikanlılık değil.
Sırf oturduğunuz sohbet ortamlarında iki çift laf etme telaşına girerek kelime kalabalıklığı yapacağınıza efendilik hırkasını giyip de yapmamanızı tavsiye ederim. Sırf klavye başına oturunca Ahmet şunu yazmış, bende şunu diyeyim diyerek şova da gerek yok.
Yapıcı olmak her zaman erdemliliktir. Şehirde bizim, belediyeler de bizim. Burada sorulacak olan tek şey! 30 yıldır bu şehrin alt yapısını gelen de giden de tamam deyip gittiler. Bu nasıl alt yapı ki? Biz hala neden altından kalkamıyoruz? İşte bu kadar basit değil mi? Evet dilin kemiği yok biliyoruz. Ama fazla kelime kalabalıklığına hacet var mı?