24 Ekim 2019 Perşembe Saat: 08:42
Çocuklar mahalle arasında naylon bir top bulmuşlar, oynuyorlardı. Aralarında 9-10 yaşlarında bir erkek çocuğu vardı, dikkat ettim çocuk yırtık çoraplarıyla ayakkabısız top oynamaya çalışıyordu. Çok üzülmüştüm. Çocuğun o hali gözümün önünden gitmiyordu.
Ertesi gün işe gitmek için evden ayrıldığımda yine o çocukla karşılaştım, bu sefer ayağında çorap da yoktu. Elinde şekerli ekmek sağa sola kaçışıyordu. Şöyle göz göze geldik, çocuk yüzüme baktı, hafifçe bir tebessüm yaptı. Oysa çıplak ayak ile dolaşmasından dolayı ayaklarının altı kızarmış ve bazı yerleri de morarmış gibiydi.
Çocuğun ayaklarına baktım, ayak büyüklüğünü zihnime yazdım ve çalıştığım iş yerinin yolunu tuttum. Bir yandan işimi yaparken diğer yandan çocuğun acı çeken yüzünü ama buna rağmen tebessüm eden yüzünü gözümün önüne getirdim. Artık duramadım kalktım.
Çalıştığım mağazanın yüz elli metre doğru ilerisinde köşe başındaki spor mağazasına gittim. “Bana bana 33 numara top ayakkabısı verir misin?” dedim. Satış temsilcisi çocuk birkaç çeşit spor ayakkabısı getirdi ancak öyle bir hale gelmiştim ki kendimi tutamıyordum. Gözlerim dolmaya, yaşlar yanaklarımdan akmaya başladı. Satıcı çocuk amca ne oldu?” diye sordu. Elimi omzuna koyarak “Yok evladım, yok önemli bir şey yok…” diyebildim.
Akşamüstü mağazadan çıkıp mahallemin, güzel evimin yolunu tuttum. Çocuklar kendi aralarında yine top oynuyorlardı. Bahsettiğim çocuk yine çıplak ayakla koşuşturuyordu. “Gel” dedim, “gel bakiyim” diyerek yanıma çağırdım. Elimi omzuna koydum, o terli saçlarından okşadım. Çantadan ayakkabıları çıkarıp “Bunlar senin çocuk.” dedim. Bir adım geriye çekildi:
“Amca, amca sen Allah mısın?” dedi. Bu sözler kurşun gibi yüreğime işledi. Çocuğa “Sen ne diyorsun evlat?” diye kısık sesle söyleyebildim. Çocuğun gözleri parıl parıl parladı, “Amca sen gerçekten Allah mısın?” dedi.
“Hâşa oğlum sen nereden çıkarıyorsun” diye yineledim. “Amca sen Allah değilsen Allah’ın çok sevdiği bir dostu olmalısın” dedi. “Çünkü ben dün gece yatağıma girdiğimde Allah’ıma bana bir ayakkabı versin, bağışlasın diye çok dua etmiştim.
Bugün ayakkabıları sen bana verdin” dedi. Ani bir refleksle arkamı döndüm, birden bire hıçkırıklara boğuldum. Oradan bir an önce uzaklaşmak istedim ama çocuğa bir şeyler söyleme ihtiyacı duydum.
-Yavrum Allah her şeyi gören ve bilendir. Biz kullarına yardım edendir. Senin dualarını Allah gördü, duydu ve belki de bu hüsniyeti bana bıraktı. Allahıma şükürler olsun. Sen de artık bu ayakkabılarını giyerek oynamaya devam edebilirsin.