Şafak DELİÇAKAR

BAYRAM…

2 Temmuz 2016 Cumartesi

Bayram adı üzerinde bayram. Manevi duyguların tavan yaptığı milli günlerimiz. Ölülerimizi kabirleri başında ziyaret ederek, ülkemiz bekası için kahramanca gözünü kırpmadan vatan uğruna canlarını feda eden şehitlerimizi anarak, gazilerimize, atalarımıza, büyüklerimize, minnet ve şükran duygularımızı ifade ederek başladığımız kabir ziyaretleri ile yaşadığımız bayramlar.

Yediden Yetmişe cicili bicili elbiselerimizi giyip arife gününün akabinde günün ağarmasıyla ilk namazımızı kıldıktan sonra evin yolunu tutarak öpmeye başladığımız ellerle, yanaklarla bayram huşusunun içerisine girdiğimiz bayramlar.

Heyecanı ile kendimizi güvende hissetmenin, ailece, mahallece, şehirce, ülkece birlik ve beraberliğin tek bir duygu üzerinde yoğunlaşarak, mayalanıp, inançlarımızı, birbirimize duyduğumuz güven ve itimatları kaybetmeme adına pekiştirmenin verdiği huzurdan daha önemli ne olabilir değil mi?

Her ne kadar coşku ve heyecanını kaybetsek de, benliğimizde, uhdemizde ve kursağımızda kalmaya devam eden ve geçmişimizi hafızalardan uzak tutmayan, bu günlerde de hala geçmişi özlemle anan bir nesil olarak şimdilerde dostlar alış verişte görsün diye yaşamak zorunda kaldığımız bayramlar.

Evet, yaşamak zorunda kaldığımız veya yaşatmaya çalıştığımız milli günlerimiz Ramazan ve Kurban Bayramları ile kandil gecelerimizi barış, huzur, sağlık, sıhhat, birlik ve beraberlik adı altında kardeşane geçirmeyi o kadar özlemişiz ki, o kadar.

Orta nesil kuşağı olarak dileklerimiz yine geçmiş günlerin özlemine ağır bassa da, bu önümüzde ki bayramlarda da tablonun pek değişmeyeceği kanaatindeyim.

Ben cavcavlı uçurtmalarımı, rengarenk misketlerimi, attığım aşıkları, sürdüğüm gındıllik ve kızakları, sakızlardan çıkan evirdiğim, çevirdiğim artistleri, İbrahim amcanın yaptığı elma şekerlerimi, horoz şekerlerimi, bayıldığım leblebi tozlarını, buğdaylı, burçaklı bisküvilerimi özledim bu bayramda.

Babamın mezarını, ilk öğretmenimi, çocukluk arkadaşlarımı ve şimdilerde tanınmaz bir kimliğe bürünen mahallemi özledim. Biliyorum birileri bana çocukluğumu geri veremez. Biliyorum ki birileri eline sihirli bir değnek alarak o günleri bir daha yaşatamayacak. Ama biliyorum ki o birileri asla benim bu duygularımı, bu özlemlerimi ve yarınlar adına içimde beslediğim umutları asla alamayacaklar.

Biz kapı kapı dolaşarak öptüğümüz ellerden bayram şekeri, arafalık ve harçlık toplayan bir neslin devamıyız. Bu şehirde ve bu ülkede de umutla beklediğimiz o bir gün gelecek, yine çocuklar bayramlarda uçurtmalarını uçuracak, misketlerini yuvarlayacak ve o bir günde çocuklarımız yine kapı kapı dolaşarak bayram şekeri, arafalık ve harçlık toplayacak.

Dedim ya bayram, adı üzerinde bayram. Gün gelecek çocuklarımızda bir gün bayramın manevi kutsiyeti ve idrakini anlayacak ve o günde çocuklarımız bayram edecek.

Gönül bahçenizi süsleyen ateş böcekleri, özgürlüğün sembolü kelebeklerin kanatları gibi ahenkli, güvende, özgürce, huzur dolu barış, sağlık ve sıhhat içinde nice bayramlar…