Mehmet Ziya Odabaş

NİNEM

23 Aralık 2018 Pazar Saat: 14:48

Doksan yaşına merdiven dayamış, bunca geçen ömründe zor, engelli ve sıkıntılı  dönemler atlatmıştı. Ama bu dönemde akıttığı gözyaşı kadar hayatı boyunca gözyaşı akıtmamıştı. Gözyaşı akıtıyor diyorsam bu gözyaşlarını aslında içine akıtıyordu yatalak nine. 

O tam bir anadolu kadınıydı. Kilometrelerce yolu sırtında çocuğu olduğu halde yürüyerek gider evinin ihtiyaçlarını sağlardı. Mahcuptu, utangaçtı. Hiçbir evladından kendisi için birşey istemezdi. En büyük çocuğu vefat etmiş geriye kalan on çocuğu ve yirmi torunu  ile bazen özlem ve hasret ile yaşamını sürdürürdü. Hemen hepsinde göz nuru ve hakkı var. O kadar kalabalık bir nüfusu bir memur maaşıyla bakmak kolay mı? Kiralık oturduğu evinin arka bahçesinde beslediği tavuklarla Maçkanın yayla köyünde yetiştirdiği sebzelerle eşine katkı sağlıyordu. Yılların yorgunluğu, acımasız hayat onu elden ayaktan düşürdü, bir yatağa mahkum etti. Görev sırası evlatlara düşüyordu. Ama hangi evlatlara? Evde küçüklüğünde rahatsızlanarak evlenmemiş 48 yaşında bir kadın bu kocaman yükü göğüslemeye çalışıyor. Hayat zor insanlara bazen oyun oynuyor. O evde ki kadın iki yıla yakın yatalak babasına baktı. Şimdi ise sıra anacığında. İki yatalak insan ve bakıcı bir evlat. Diğerleri mi? Sormayın gitsin. Hemen hepsi bu sıkıntıdan uzak kalmaya çalışıyorlar. Aslında birkaçı hariç diğer evlatları kelli felli insanlar ama bazıları paraya tapıyorlar, yardımdan kaçınıyorlar, hadi maddi destek olmuyorsun maneviyattan da uzak kalıyorlar. Yatalak nenenin evli iki kız çocuğu da olmasa halleri ne olur bilinmez, kestirmekte zor. Para varsa bölüşelim kat,yat,arazi varsa bölüşelim ama anamıza nenemize destek vermeyelim. Olmaaaaaz! Olmamalı. Bu hesap yanlış. Uyanın! Uyanında büyük nenenize ve ananıza sahip çıkın. Bir kilo meyveyle iki kilo makarnayla yatalak nene iyileşmez. O artık çocuk duygusallığında. Ona sevgi gerek, şefkat gerek, manevi destek gerek. Ama neredeee? Gelin hep beraber öldürelim. Yaşamaya hakkı yok çünkü. Evlatları da yaşatmıyor. Evde ki bakıcı öz kızıda deplase olmuş, sinirleri bozulmuş, o yaşlı kadını dövüyor arasıra. Nolacak bu ninenin hali? Aklı da gidip gelmeye başladı kim destek verecek? Müdür çocukları, öğretmen evlatları, bal kaymakla yatıp kalkan uşakları. Güzeeeel. Doktor torunları, eczacı, öğretmen torunları olsa ne yazar? Bunca kalabalığın ortasında yalnız br kadın yatalak nine. Kimse onu anlamıyor, anlamak istemiyor. Kimse onu evine almıyor, almak istemiyor. Evde var ya bir kadın o baksın, o yapsın, o temizlesin, ama evdekinin maneviyatlarını, hüsniyetini bilen yok. Yatalak nine zaman zaman evlatlarını özlüyor, isimlerini sayıklıyor. Her ne olursa olsun onlara toz kondurmuyor. Torunlarına kötü laf dahi söyletmiyor. Dedim ya o anadolu kadını. Yılların yorgunluğunu şimdi üzerinde taşıyor ve o altın değerinde ki gözyaşlarını içine atıyor. Evlatlar evlatlığını bilmedikten sonra, el kızları kendi analarına sarıldığı gibi sarılmadıktan sonra, insanlar insanlığını kaybettikten sonra hep yaşasalar ne olur ki? Bir çare olamadıktan sonra ne olur ki? Kalplerinin acısı yüzlerinde okunmadıktan sonra ne olur ki? 

 

Utanın be utanın! Erdemliliğiniz varsa, adamlığınız varsa, şerefiniz onurunuz varsa gidin ananıza sahip çıkın. Gidin kardeşinize sahip çıkın. Gidin baba ocağınıza sahip çıkın. Neye benziyorsunuz biliyor musunuz? Tavuktan çıkan yumurta bir gün civccive dönüşmüş, o civciv kendini çok beğenmiş ukalalık yapmaya başlamış ama bir akşam yemeğinde meze olmaktan kurtulamamış. Sizin ki de böyle birşey. Bu arada babanız vefat ederken sarf ettiği son sözleri duymak isterseniz telefonum 7/24 saat açık. 

 

Güzel Allah'ım bu tür hastalara bakanlara sabırlar versin. Hastalarımızın da yar ve yardımcısı olsun. Amin.