Metin AKSOY

İYİLİK VE GÜZELLİK

30 Ekim 2018 Salı Saat: 08:30

Sordum bir gün Suphi'ye:

Söylediklerini niye anlamıyorum, diye.

Bildiklerini, dedi, yüzleştir hayatla,

Ve sınamaktan korkma!.

Doğru ile yanlışı,

ancak o zaman ayırabilirsin

Ve O'nu anlayabilirsin...

         İyilik Güzellik... Sesi, uçup gelip insanın omzuna konacak kadar hafif, tatlı geliyor kulağa. Keşke. Öyle olamadı. Kötülüğün içinden kazıya kazıya çıkartmak zorunda kaldım bu ismi. “Niye böyle olduk?” ve “Buradan nasıl çıkacağız?” meselesi üzerine fikir üretme teşebbüsleri bu kitap. Televizyon ekranından “Siz ne zaman bu kadar zalim oldunuz?” diye çıkışmakla olmuyor. Sakin düşünmek, kötülüğün kutsandığı bu düzenin içini açıp bakmak gerekiyor. Şimdiki zamanın ruhunu tedavi etmek için de inatla iyilik ve güzellikten söz etmek gerekiyor. Unutturmamak için belki. İnsan, bu kötülük karnavalında unutabiliyor çünkü. İyi ve güzel olma, iyiyi ve güzeli hayal edip yaratma imkanlarına sahip olduğu insanın aklından çıkabiliyor.  Diyor Ece Temelkuran iyilik ve güzellik kitabında

İşte öyle bir zamanda yaşıyoruz, bildiklerimizi hayatla yüzleştiğimizde ve sınamaktan korkmadığımız da geriye kalan iyilik ve güzellik oluyor. Hayatta bazen tesadüflerle tanıdığınız veya bir yerlerde varlığını bildiğiniz iyi ve güzel insanlar vardır. Bunlar sadece kendi hayatlarının devamını sağlamak ettirmek için değil de, tüm insanlığın faydasına yararlı işler için zamanlarını, birikimlerini harcarlar. Öyle ki bu birikimler bazen maddi, bazen de manevi olur. Böyle insanlar hayatınıza bir yerlerden sızmışlar sa kıymetini bilin, onlardan faydalanın. Başka yerlerde bulamayacağınız birçok cevher onların her birinde çevrelerinden daha fazlasına yetecek kadar var. Onların birilerinden olma, birilerine yaranma veya iyi görünme diye bir amaçları yok. Yaşam felsefeleri iyilik ve güzellik.

Sevdiğimiz, esirgediğimiz, incinmesinden korktuğumuz insanlara hep Allah seni iyilerle karşılaştırsın diye dilekte bulunurken, o iyileri görmemenin, bizden veya değil diye ayrıştırmanın gereği nedir.

Bu hafta cuma günü Anadolu Gençlik Derneğinin bir sohbetine katıldım, katılımcıların ve konuşmacı arkadaşın söylediklerinin, benim, sizin söylediklerinden bir farkı olmadığını daha öncelerden de bildiğim için keyif aldım. Tepedeki siyasilerin dilleri ne kadar acı ve sert ise tabandaki samimi ve gerçeğin peşinden koşan ekmek ve iş derdinden başka derdi olmayanların söylemi hep aynı. Kötülükleri iyiler ve iyilik yok edecek. Bunu değişik ortamlarda söyleyen ve yaşayan birçok insan tanıyorum.

Hayatlarını kendi başlarına değil, toplumun diğer katmanları ile ortak ve paylaşılan bir dünyada yaşamak için mücadele ediyorlar. Kimi çevre derneğinde, kimi imar talanına dur diyen, kimi sistemin ürettiği tüm kötüler ve kötülükler ile mücadele ediyor. Ve toplumun geri kalan kısmının aman şimdi bunlarla kim uğraşacak dediği konularda. Oysa çok iyi biliyoruz ki toplumun diğer kısmı da onların uğraştıkları sorunlardan muzdarip.

Anadolu Gençlik Derneğinde bu hafta konuşulan konu sömürgeciliğin şekilleri ve sistemleri nasıl empoze ettiği idi. Orada bir kez daha anlatıldı ki çok doğru kapitalizm insanları sömürürken dinine, ırkına veya bayrağına bakmıyor. Kapitalizmin kullandığı uşakları kendilerini o sömürgecilere yamandırmak adına toplumda öyle ayrıştırmalar üretiyorlar ki bununla ancak iyiler baş edebilirler.

Buradan iyilik ve güzellik yolcusu olan, Coşkun Özbucak, Muammer Bilgiç, Raşit Gürcan, Veysel İlhan, Celal Özçakır, Mustafa Serhat Tuna, Ayşe Bahar Çebi, Celal Özçakır, gibi iyilere selam olsun…