6 Aralık 2017 Çarşamba Saat: 08:07
Değerli dostlar, zaman zaman mahallemizde bulunan küçük bakkalımızdan alış veriş yapmaktayım. Dostluğumuzun hatırı vardır. Patates, domates, biber ve birazda meyve aldım. Bakkalımız, özenle aldığı poşetlere aynı özeni göstererek istediklerimi tarttı ve bana verdi. Çok mutlu olduğunu hissettim. Açıkçası onun mutluluğunu sezinlemek beni de mutlu etti.
Günümüzde bakkal işletmek çok zor, büyük sermayelere teslim olan mahalle bakkallarımızı yaşatmak bizlerinde görevidir. Bakkalların işlevlerini sürdürmeleri için, mahalle halkının katkısı şarttır. Evet bazen üç beş kuruş fiyat farkı ile mallarını satmak mecburiyetinde kalıyorlar, ama yinede destek olmak şart. Ne yazık ki, bizler bu desteği yeterince veremiyoruz. Şehir içlerinde türeyen ve kazançlarını metropol şehirlere taşıyan, hatta vergilerini dahi ürünü sattığı yerde ödemeyen büyük alış veriş merkezlerine teslim olmuş durumdayız. Bakkallarımız, sakız, ekmek gibi küçük alış verişler yaparak ayakta durmaya gayret gösteriyorlar.
Bazen anılarla yaşıyoruz, geçmişimizi sorguluyoruz ama, geçmişin izlerini silmek için de elimizden geleni ardına koymuyoruz. Nice sanatkarlarımız otomasyon ürünler nedeni ile işlerini kaybetmediler mi? Bu kayboluşların ardında biz tüketicilerin hiç mi suçu yok.
sokak arasında yaşlı bir kadın veya erkek, önün de 3-5 lahana veya marul var. Bir zahmet yüzümüzü dönüpte bakmıyoruz bile. Almaya kalksak bile pazarlığın başına oturuyoruz.
Yapmayın dostlar, İnsanlarımıza destek verelim.
Mahalle kasaplarını unutmayalım,
Kaybolup giden, Geçmişte elli, yüz gram olarak aldığımız zeytinlerin ve peynirlerin hatta bakkalların alacak defterlerinin hatırına mahalle bakkallarımıza kıymayın.
Sebzesini, meyvesini sütünü, yoğurdunu 3-5 kuruş kazanmak adına pazara çıkaran köylümüze yüz çevirmeyin.
Mahalle berberimiz de tıraş olun,
Terzisine uğrayın,
Siz can pare dostlarımı biraz sağ duyuya davet ediyorum.