13 Kasım 2017 Pazartesi Saat: 08:07
Uzun zamandır anlatılan, sanırım en çok da Sunay Akın ve Erol Evgin'in anlatımlarıyla iyice inanılırlık kazanan ve yaygınlaşan, bir hikaye var sosyal medyada.
Geçenlerde Âşık Veysel'in doğum yıldönümü nedeniyle yine sosyal medyada bolca yer aldı ve yine "Vay beee, helal olsun!.." türünden yorumlarla alkışlandı bu hikaye.
Neymiş efendim, Âşık Veysel, karısı Esma'nın altı aylık çocuğunu bırakıp bir erkekle kaçacağını bildiği hâlde ses etmemişmiş, ses etmediği yetmezmiş gibi yaban ellerde kurda kuşa yem olmasınlar diye karısının ayakkabısına bi tomar para koymuşmuş!!!!
Bu ne yüce bir davranışmış, bu ne gönül zenginliğiymiş, işte Anadolu bilgeliği böyle olurmuş falan filan!..
Yapmayın Allah aşkına!.. Kocasını nedensiz ,üstelik altı aylık bebeğini arkada bırakarak terk eden bir kadının ayakkabısına para koymanın onurluluk, yücelik, bilgelik neresinde? Tam tersi küçültücü bir davranış bu.
Yok böyle bir şey!.. Bunun doğru olmadığını Âşık Veysel'in oğlu bizzat açıklamıştı. Ayrıca Âşık Veysel hakkında kapsamlı araştırması olan ve yine kapsamlı bir kitap yayımlamış olan değerli hocamız İhsan Öztürk,bu hikayenin doğru olmadığı bilgisini yıllar önce vermişti bize, bu asılsız hikayenin yaygınlaşmasından derin üzüntü duyduğunu da ekleyerek...
Üzülüyorum...Üzülüyorum çünkü kimsenin böyle abuk subuk hikayelerle Veysel'imizin hatırasını lekelemeye hakkı olmadığını düşünüyorum.
Bunu yapmayalım lütfen.Dinlediklerimizi ya da okuduklarımızı önce bir iyice akıl süzgecinden geçirip sonra inanalım ve benimseyip yaygınlaştıralım.