ZERZEVATÇI..

Berkant DOĞAN2017-04-22 11:17:44


Fındık zamanları şehirlerden zerzevatçı gelirdi köylere.
Yani sebzeci meyveci.
Domates, biber, soğan, patlıcan satardı genellikle.
Karpuz satardı.
Endaze eski el kantarları vardı.Onlar tartarlardı. Her tartının sonunda hakkınızı helal edin derlerdi.
Herkeste para yoktu o zamanlar. Babam aldığı zerzevat kadar fındık verirdi zerzevatçılara..
Zerzevatçı gider incikci gelirdi.
İncik – boncuk satarlardı. Köydeki adı incikciydi.
Yorgan iğnesinden tut, tırnak makasına, tülbente, yumağa kadar her şey vardı.
Köyün kadınları en çok yazma ve oya kenarına boncuk alırlardı. Çeşit çeşit boncuklar vardı ama nedense en çok mavi boncuklar satılırdı.
İncik boncukcu köyün muhtarından daha fazla değer görürdü. Memleketin ahvali onlara sorulurdu. Eşyalarını yüklediği katırın ipinden tutar , başını okşar” Bu yıl fındık para edecek” der köylüye moral verirdi.
Köyün kadınları sipariş verir incikci onları yarım kurşun kalemiyle not eder haftaya getirirdi.
İncikci umurumuzda değildi bizim.
Gözümüz zerzevatçıdaydı.. Karpuz yolu beklerdik.hoşur hoşur karpuzun göbeğini yemek için..
Pul gibi olurdu karpuzun göbeği. Dağılırdı ağızlarda.
Çivitli çivitli yemeyin oğlum derdi anam.Kim dinlerdi..
Köyde zerzevatçi bizim hayatımızın en önemli parçasıydı..
Pikaptan bozma yarım kamyonun sesini duyar duymaz gırana seyirtirdik..
Kamyon sesi kutsaldı bizim için.
Hele birde korna çaldımı vay bee..
Fındık zamanları komşu kadınların vakti incik- boncukla geçer bizimkisi ortası hoşur hoşur eden karpuzla.

Anasayfa