Selanik

Erol KARAER2017-04-11 11:43:53

Zamansız aramızdan ayrılan ve Ordu Değişim Gazetesinde yazılarını yayınlamaktan ve okumaktan büyük keyif aldığım değerli ağbimiz Mali  Müşavir Rüştü Demirel’in yine  buram buram tarih ve hasret kokan bir yazısını sizlerle paylaşıyorum. Ruhu şad mekanı cennet olsun.

 

SELANİK

 

         1430 Mart ayının ikinci günü yapılan şiddetli hücumlar sonrası Selanik Osmanlı Türklerinin eline geçmişti. Sultan Murat’ın Anadolu Beylerbeyi Hamza Bey, sırtına aldığı bir kılıç darbesinin etkisiyle atının dizginlerini iki eliyle kavramış, muzaffer kumandan olarak şehrin Kalemeriya kapısından içeri girmişti. Etrafta yüzlerce cansız beden yatıyordu. Dumanlar yükseliyordu her taraftan Martıların çığlıkları susmuştu. At kişnemeleri de. Derin bir sessizlik kaplamıştı her yanı.

         İki aya yakın kuşatma sonunda Venediklilerden alınan Selanik şehri M.Ö. 3. yüzyılda Makedonya Krallarından Kassandros tarafından kurulmuş ve çok sevdiği karısı Thessaloniki’nin adıyla isimlendirilmişti.        

                                                                              *****

         1912 Kasım ayın da Yunan Prensi Konstantin beyaz atı üzerinde, muhafız alayı eşliğinde Selanik’e girdi. Böylesine kolay bir şekilde, bir kurşun atmadan Selanik’e girebilmeyi rüyasında görse inanamazdı. Başlangıçta acemi denilebilecek askerlerden oluşan ordusu ile özellikle silah durumu, teçhizat ve eğitimi daha iyi olan Osmanlı Ordusunun karşısına çıkmanın nasıl bir sonuç doğuracağını kestiremiyordu. Oysaki şimdi deyim yerindeyse ellerini kollarını sallayarak şehre girmişlerdi. Selanik şehrinin etrafındaki Yunan askeri gücü 10 bin (bazı kaynaklara göre 12 bin) asker ve 30 toptan oluşuyordu.

         Tahsin Paşa, Selanik şehrini Yunan Ordusuna 25 bin Osmanlı Askeriyle, hiç kullanılmamış 80 bin silah ve cephane ile, orada yaşayan Türklerin can güvenliği sağlanmak koşuluyla teslim etmişti.

         İşgalden birkaç gün sonra şehirde yağma, katliam ve açlık başlamıştı. Osmanlı Ordusunun tutsak olduğu Zeytinlik Baruthane’si bir gece yarısı havaya uçtu. Yunan Askerlerinden on beş kişi, tutsak Osmanlı Askerlerinden ise binden fazla kişi hayatını kaybetti. Bu olay şehirde Müslüman ve Yahudi katliamını başlattı. Rumeli’nin dört bir yanından vatan savunması adına geldikleri Selanik’te esir düşen savunmasız askerler vahşice öldürülüyorlardı. Selanik kan gölüne dönüşmüştü.

         Alman gazeteci Kolnische Zeitung muhabirinin yazdıkları yaşanan durumu şöyle yansıtıyordu.

         “Selanik’teki Ayasofya Camii üzerinde hac yükseliyor yeniden. Yeni fatihler haçı diktiler; ama nerede Hıristiyanlık ve insanlık? Haç, merhametin sembolüdür, ama Rumlar kanla beslediler onu. Talan, katliam, ırza geçme hadiseleri dehşet verici nispette fazlalaştı. Ayrıca çeteler civar köydeki Müslümanlara yapmadıklarını bırakmadılar. Çok sayıda Müslüman ya açlıktan yada süngülerle öldürüldü”

         Neticede Osmanlı’nın Avrupa’daki baş şehri sayılan Selanik elimizden çıkmıştı. Selanik Avrupalı seyyahlara göre gizemle dolu gerçek bir doğu şehri, doğulu gezginlere göre ise modern bir batı şehriydi. Selanik, Doğu ve Batı kültürlerinin harmanlandığı öncü bir şehirdi.

         Osmanlı Devleti’nin Batı kapısıydı bu şehir. Batıda ortaya çıkan her yeni fikir, önce bu toprakların insanlarını etkilerdi. Küresel hayatın en canlı olduğu şehirlerden birisiydi. Osmanlıdaki ilk basım evlerinden biri 1510’da Yahudiler tarafından Selanik’te kurulmuştu.

         Selanik’te yayınlanan gazete ve dergiler, siyasal, sosyal ve toplumsal sorunları İstanbul’a göre daha özgürce tartışırlardı. Kültürel hayatı oldukça canlı idi. Çok sayıda modern Türk okulları vardı. İkinci Murat tarafından yapılmış bir medrese’nin yanı sıra Kız Lisesi, Askeri Rüştiye (ortaokul), Sanat Okulu, Ziraat Okulu, Hukuk Okulu ve yabancıların açtığı okullar vardı.

         Selanik, İstanbul’dan önce demiryolu, tramvay ve elektriğe kavuşmuştu. 1871 de demiryoluyla Üsküp’e bağlanmıştı. 1896 da Selanik – İstanbul hattı açılmıştı. Osmanlının en önemli ihracat ve ithalat merkezi idi. 1863 te kurulan atlı tramvay, 1907 de elektrikli olmuştu. Modernleşmenin merkezi olan Selanik, II. Abdülhamit’in baskısından kaçan insanların örgütlendiği, özgürce fikirlerini savunduğu şehir olmuştu.

         Mustafa Kemal’in doğup büyüdüğü, Makedonya’nın en önemli ticari merkezi olan bu şehir 500 yıl Osmanlı Türklerinin hakimiyetinde kalmıştı. 1923 yılında başlayan mübadele ile yüz binlerce Rumeli Türk’ünün terk etmek zorunda kaldığı bu topraklardan Anadolu’ya doğru yaşanan büyük göçün son limanı olmuştu.

         1923 mübadelesinden sonra bu şehir ve o topraklar hiç unutulmadı. Göç edenlerin anılarında ve gözyaşlarında yaşamaya devam etti.

 

Anasayfa