Eski toplumlarda kralları eğlendirip, onlara moral veren Dalkavuklar varmış. Bu yüzyılda yönetim şekilleri değişince onların da isimleri değişerek 'Yalakalık' adını almıştır. Tarihte bunun çok ilginç örnekleri vardır..
Fransa Kralı 14. Louis Dalkavuğun birine sormuş ;
- ''Sen kaç yaşındasın?'' Dalkavuk yerlere kadar eğilerek yanıtlamış ;
- ''Sizin emrettiğiniz yaştayım Kralım...!''
Ava çıkan krallarını mutlu etmek isteyen Dalkavuklar, önceden yakalanarak hazırlanan birçok ördeği çaktırmadan tam kralın önünden uçurmuşlar. Ancak atış yapan Kral bir tane bile vuramamış ve üzüntü içinde ;
- ''Galiba hiç vuramadım..'' deyince de yanındaki yalakalar ;
- ''Olur mu Efendim'' demişler. ''Siz merhametinizden dolayı onları vurmak istemediniz..'' Yani,
Her toplumun genelde yönetimleri tarafından yaratılan ve sevilen kendine özgü yalakaları vardır. Kimi yalakalar, yönetimler değişse de 'Omurgasız oldukları için' hiç değişmezler ve 'Her devrin yalakası' olarak kalabilirler...
Aydın beğendikçe alkışlar, Halk ise 'Aklı aldığınca' beğenir. Yalaka için bu hiç fark etmez. O beğense de, beğenmese de alkışlar.. Alkışlar ise bir nezle gibidir; çabuk bulaşır ve kitleyekolay ulaşır... Oysa ne 'Yalaka olmak' ne de 'Yalaka beklemek', ne ezmek ve ne de ezilmek..Geri kalmış nice toplumlarda, insanca bir yaşam için halkın duyduğu büyük özlem de, işte hep böyle bir düzenedir.
Şöyle etrafımıza baktığımızda ne çok ta görürüz bu insan türevlerinden aslında...