MERHAMET YORGUNLUĞU,...!

SEDAT AKKÖSE2024-08-29 09:16:58

Evet, Merhamet yorgunuyuz artık..!

“Bir kimsenin veya bir başka canlının karşılaştığı kötü durumdan dolayı duyulan üzüntü, acıma” olarak tanımlanan merhamet.

Sevginin alt değeri; hoşgörünün, empatinin, şefkat, bağlılık, dostluk, yardımseverlik ve cömertliğin besleyicisi merhamet.

Merhamet; hayatın üstüne kurulduğu sütunlardan yani. Ruhsal bir yetenek, beceri olan merhamet.

İnsanı, insan olarak görmemizi sağlayan merhamet.

Merhamet kelimesi ‘rahim’den türemiş; “ötekini içinde barındırmak anlamına gelir” deniyor. Bir gözyaşına, bir bakışa karşılık vermektir merhamet; göz yaşının, göz yaşına neden olmasıdır. Dokunana dokunmaktır yani.

Peki, neden her şey her zamanki gibi o zaman?

En yoğun görüldüğü meslek gruplarından birisi yoğun bakım hemşireliğiymiş. Adına “merhamet yorgunluğu” deniyor. Acı çeken insanlarla sürekli birlikte olmanın yarattığı doğal sonuç merhamet yorgunluğu. Duygusal tükenmişliğe işaret ediyor.

Bir psikiyatrist, bir Üniversitesi’nde yapmış olduğu güzel bir araştırmadan örnek veriyor,

Empati eksikliğine, başkasının çektiği acıya üzülmemeye yol açıyor merhamet yorgunluğu. “Duygu bulaşması” olamıyor merhametimiz yorulduysa eğer. Başkasının acısı bizim de acımız olmuyor, olamıyor.

Hatta, acıları “bizim acımız” ve “onların acısı” diye bölmeye başlıyoruz. Ölene ve öldürene bakarak karar veriyoruz acı duyup, duymayacağımıza sanki; “bizdense” ölen, acı duyuyoruz, değilse, “yok”. Ve hatta seviniyoruz “bizden olmayanların” öldürülmelerine.

 

Merhamet seçici değildir oysa, olmamalıdır. Yorgun merhamet seçer acıları.

Acılar karşısında bir şey yapamama hali de merhametimizi yoruyor. Çaresizlik, değişmeyen gidiş, hep aynı kötülükler, hep aynı acılar, çözememek bu acıları, yok edememek, birlikte yaşamak hep onlarla.

Ve sonra “merhamet yorgunluğu”.

Yas tutamıyoruz örneğin, merhamet yorgunuysak. Oysa, yas tutmak, bir merhamet alanı. Acımıyorsak, üzülmüyorsak, hissetmiyorsak merhamet yorgunuyuzdur. Bütün acılara karşın, her şey her zamanki gibi aynı ise, merhametlerimiz yorgundur artık.

Gençlere ilişkin acılar, daha çok yoruyormuş merhamet duygumuzu.

Ama, ille de çok acılar yaşamak, hep acılar yaşamak yaratıyor merhamet yorgunluğumuzu.

Sonra merhamet edemez hale geliyoruz; yoruluyoruz merhamet etmekten.

Bunun için her şey her zamanki gibi işte.

Hepimiz yoğun bakım hemşireleri gibiyiz; merhamet yorgunu olduk bu ülkede, bu dünyada. Merhamet duygumuzu yitirdik ne yazık ki. İnsanın katledilmesi karşısında hiçbir şey duyumsamaz hale geldik.

Bu kadar çok acı bizi merhamet yorgunu yaptı; artık acı çekene üzülemiyoruz. Yoksa duygularımız mı bütünüyle tükendi, merhametimiz mi bitti?

Her şey her zamanki gibi çünkü; olağan!

Oysa, “insan olmak, öğrenilir” derler; merhamet de en esaslı öğretmenlerden.

Kemal hocadan esinlenerek söyleyelim: “Yolların çatallandığı

 

yerlerde merhamet gösterir doğrusunu çünkü.”

Merhamet yoksa hayatımızda ya da merhamet yorgunuysak, insan olmayı unutmuşuz demektir. Ya da insan olmaktan vazgeçmişizdir merhamet yorgunuysak.

“Alışacağız, alışmalıyız” önerisi tam da merhamet yorgunluğunun ifadesidir bu nedenle; başka bir şeyin değil!

“Alışmayacağız!” diyenleri dinlemek gerek; çünkü, onlar, henüz merhametleri yorulmamışlardır.

Merhamet yorgunu olmayanlardır onlar!

“Alışmayacağız” diyenlerdir gelecek çünkü!

Anasayfa