GAYRİ MÜSLİMLERE RAHMET VE MAĞFİRET DİLENME ?

HÜSEYİN DENİZ2024-08-24 09:49:45

Bir müslüman olaraktan şu iki kelimeyi gerçekten çok öğrenip ve binmemiz gerekiyor; İslam ve gayrimüslim

Müslüman Allah’ın emir ve yasaklarına uyan teslim olan kişi demektir. bunun tam tersi olan Allah’a inanmayanlara da gayrimüslim demektedir.

Bazen şöyle düşünüyorum da, ağlanacak halimize gülüyoruz,

Cahil bir milletiz. Yaratan Rabbinin adıyla oku diye başlayan bir kitabın mensubuyuz

Ancak dinden ve dini bilgilerden bir haberiz

Dinini bilmezsen, başkaları sana kendi dinlerini öğretirler.

Dini bilgileri bilmek gerçekten bir Müslüman için elzem ve farzdır.

Yoksa sen dinini bilmezsen, sana başkaları kendi uydurdukları dine seni inandırırlar ve de hep öyle olmuştur.

Cenabı hak Kur’an-ı kerim âl-i İmran suresinin 11’ci ayetinde bizlere şöyle buyurmaktadır:”Allah katında din, şüphesiz İslam'dır.

Kim İslam’ın dışında bir din ararsa, ondan asla kabul edilmeyecektir.

O Âhiret’te de Hüsrana Düşenler’dendir.(Âli İmranlar 85)

Allah Resul’ü bir hadiste de şöyle buyurmaktadır:” kişi dostunun dini üzerinedir.

Atalarımız da; Arkadaşını söyle senin kim olduğunu söyleyeyim demişlerdir.

Dost ve veli edinirken bizler çok dikkat etmemiz gerekiyor.

Kâfirler kendilerinin dostlarıdır Müslüman’a düşmandırlar.

Bir müslüman gerçekte gayri müslim birini dost edinemez ve onların ölülerine rahmet okuyamaz ve istiğfarda bulunmaz,

Kaldı ki; Onların yaşarken inkâr ettikleri Yüce Allah’tan onlar adına af dilemek anlamına gelir. İslâm inancına göre herkes Yüce Allah’a ve dinine inanmakla mükellef olduğu için kişinin kendi ameli esas kabul edilmiştir. Bir kimse hayattayken iman etmeyip küfür üzere öldükten sonra başkalarının onun için yapacağı dualar geçersiz olur ve ona herhangi bir faydası dokunmaz.

Nitekim birçok âyet-i kerîmede inkâr üzere ölen kâfirler için af dilense bile affedilmeyecekleri belirtilmiş (en-Nisâ, 4/18, 48; et-Tevbe, 9/80) ve onlara istiğfar edilmesi yasaklanmıştır. Diğer taraftan Resûlullah (s.a.s.), amcası Ebû Tâlib ölüm döşeğinde iken ona ‘La ilahe illallah’ kelimesini telkin etmiş, iman etmemesi üzerine, “Allah’a yemin ederim ki, senin için af ve mağfiret dilemek bana yasaklanmadığı müddetçe, senin için muhakkak Allah’tan mağfiret dileyeceğim.” (Buhârî, Cenâiz, 80 [1360]; Müslim, Îmân, 39 [24]) buyurmuştur. Bu olay üzerine “Cehennem ehli oldukları açıkça kendilerine belli olduktan sonra, –yakınları da olsalar– Allah’a ortak koşanlar için af dilemek, ne Peygambere ne de müminlere yaraşır.” (et-Tevbe, 9/113) âyeti inmiştir.

Başka bir rivâyette ise Hz. Peygamber’in (s.a.s.), münafıkların başı sayılan Abdullah b. Übey b. Selûl’ün cenaze namazını kıldığı, akabinde ona rahmet dileyeceğini ifade ettikten sonra “Asla onlardan ölen birinin namazını kılma ve kabrinin başında durma. Çünkü onlar Allah’ı ve Resûlünü inkâr ettiler ve fasık olarak öldüler.” (et-Tevbe, 9/84) mealindeki âyetin nazil olduğu belirtilmektedir (Buhârî, Cenâiz, 84 [1366]; Müslim, Fezâilü’s-sahâbe, 25 [2400]).

İlgili âyet ve hadislerden hareketle Müslüman bir kimsenin, gayrimüslim olarak ölen bir kimseye istiğfar etmemesi ve rahmet dilememesi gerektiği, böyle bir cenazeyle karşılaştığında da nezaketle taziye dileğinde bulunması ve kalanlara sabrı tavsiye edip teselli vermesinin uygun olacağı anlaşılmaktadır.

Kaldı ki;Allah’ı tanımayan ona inanmayan, o’nu inkar eden birinin cenaze meclisinde ve kabri başında bulunmak, Onun kötü ve iyi hallerine şahitlik yapmak, ayriyeten onun cemiyetinde şirin gözükmek amacıyla orada bulunması,bir müslümanın kafir olması için yeterli bir sebeptir.

Ama maalesef Günümüzde kafirliğini haykıran, Allah’a inanmayan insanların namazını maalesef kılındığını ve rahmet dilendiğine şahit olmaktayız.

Yüce Allah bu husustaki kararı kesin ve nettir ve şöyle buyurmaktadır

Hiç kimse kafir bir kimse öldüğünde ona  Allahın rahmetini dileyemez,

Allah rahmet etsin diyemez ve de dememelidir.

Kur’an-ı Kerim tövbe suresinin 84’cü ayetinde mealen Cenab’ı hak şöyle buyurmaktadır:”

“Ey resul’üm! Onlardan ölen birinin asla namazını kılma/dua etme ve onun kabri başında da durma.²² Muhakkak ki onlar Allah’ı ve elçisini inkâr ettiler ve onlar yoldan çıkmış kimseler olarak öldüler.

İşte bu ayet bütün gerçeği ortaya dökmekmektedir.

Tövbe Suresi ayet 51’ci ayeti hayat açık ve nettir.

“Ey iman edenler Yahudileri ve hıristiyanları veli(dost) edinmeyin. Onlar birbirlerinin (dostlarıdır) velileridir. Sizden kim onları dost edinirse şüphesiz o da onlardandır. Allah zalimler topluluğunu hidayete erdirmez.

Konu hakkında Kesinlik arzeden fetva şudur!

İlgili âyetlerden hareketle Müslüman bir kimsenin, gayrimüslim olarak ölen bir kimseye istiğfar etmemesi ve onun için rahmet dilememesi gerektiği görüşü kesin arz etmektedir.

Velevki;İstemeyerek de olsa böyle bir cenaze meclisiyle karşılaştığında da nazik cümlelerle taziye dileğinde bulunması ve kalanlara sabrı tavsiye edip teselli vermesinin uygun olacağı anlaşılmaktadır.

Kesinlikle rahmet ve af  dilemesi doğru değildir.

Bunu şu şekilde ifade etmem gerekiyor. insanın her zaman ölüsüne de dirisine de sayı duyması gerekir.Hz. Peygamber (s.a.s.), yanından geçen bir cenaze için ayağa kalkmış, orada bulunanların kendisine bunun bir Yahudi cenazesi olduğunu haber vermeleri üzerine, “O da bir insan değil miydi?buyurmuştur.

“Cenaze gördüğünüzde, geçinceye kadar ayakta durunuz. Cenaze geçerken mümkünse ayağa kalkılması sünnete uygun olur.

Bu iki şey çok farklıdır, Kafire af ve mağfiret dilemek farklı bir şeydir, cenazeye saygı farklıdır.

 

Anasayfa