MESÛLİYET VE SORUMLULUK DUYGUSU.

HÜSEYİN DENİZ2024-08-23 09:49:46

Bu dünyada yaşayan her canlı ve her varlık bir sorumluluk duygusu içinde yaşar.

Diyelim ki bu böyle olmazdı. İşte  o zaman her yerde kanunsusuzluk ve adaletsizlik baş gösteriş ve her şey birbirine karışır.

 Allah bu dünyadaki yaşayan her canlı varlığı sorumluluk duygusu giydirmiş ve duygularla yaşamak zorundadır.

İnsan bu dünyada yaşadığı sürece ya yönetici veya yönetilendir. Yönetenler idâre ettiklerinden, yönetilenler de kendilerine emanet edilen işlerden sorumludur.

Peygamber Efendimiz sorumlu olan kimseyle sorumlu olduğu şeyleri “ÇOBAN ve SÜRÜ benzetmesiyle anlatmıştır.

Çoban saflığı ve samimiyeti temsil eder. O güttüğü koyunlara derin bir şefkat ve merhamet besler. Koyunlarını en güzel otlaklarda yaymaya çalışır. Su içme zamanı gelince onları sular yani onları aç susuz bırakmaz.Dinlenme zamanı eğrek yerine götürüp yatırır. Kurda kuşa kaptırmaz. Onların hastalanmamasına dikkat eder. Hasta olanlara da özel ihtimam gösterir.

Buradan yola çıkarsak.!

mevki ve makama gelmiş kişilerin kendisine bir şey emanet edilen kimse de, o emanete tıpkı çoban gibi iyi duygularla sahip çıkmalı, onları koruyup gözetmeli haklarını savunmalı her zaman adaletten ve hakkaniyetten yana olmalıdır.

İdaresine verilenlerin Allah’ın kendisine verilen bir emaneti olduğunu düşünmeli, onlara şefkat ve merhamet göstermelidir.

İdaresindeki memurlar için iyi ve temiz duygular beslemeli, onların iyiliğini istemeli, onları mutlu edecek ve görevlerini en iyi şekilde yapacak imkânları hazırlamalıdır. Hadisin birçok rivayetinde âmir yerine “imâm” yâni devlet başkanı ifadesi geçmektedir. Buna göre bir devlet başkanı, bir valilik bir kaymakam bir başkan bir muhtar, idaresi altındakilerin tümüne birden inanç ve düşüncelerinin farklı oluşuna bakmadan, onların refah ve saadetini te’min etmeye, kendilerini âdil bir yönetimle idare etmeye, haksızlığa uğrayanların hakkını korumaya, onları mutlu edecek her imkânı sağlamaya çalışmalıdır.

Çünkü Resulullah bir hadislerinde şöyle buyurmaktadır:” Sizin en hayırlınız,(en şerefliniz en üstünlüğünüz)insana ve insanlığa faydası dokunanızdır.

Aile reisi, o ailenin fertlerini mutlu etmeyi hedef almalıdır. İnsanın mutlu olması her şeyden önce iyi bir din kültürü almasıyla mümkündür. Bu sebeple aile reisi idaresi altındakilere öğrenilmesi farz olan bilgileri öğretmeli ve böylece onları -âyet-i kerîmede belirtildiği üzere- yakıtı insanlar ve taşlar olan cehennem ateşinden korumalıdır. Sonra onları en iyi şekilde yedirip giydirmeli, en iyi meskenlerde yaşatmaya gayret etmeli ve onların birbirleriyle iyi geçinmelerini sağlamalıdır.

Bir kadın kocasına karşı sorumlu olduğunu düşünerek evini imkânları ölçüsünde en güzel şekilde tanzim etmeli, kocasının haklarını korumalı, malını israf etmemeli ve ona her türlü ihânetten sakınmalıdır. Onun önemli bir görevi de çocuklarını iyi bir insan ve iyi bir Müslüman olarak yetiştirmeye çalışmak, bilgi, görgü, eğitim ve öğretimleriyle ilgilenmektir.

Hadîs-i şerîfte buyrulur ki; “Bir hizmetkar veya bir işçi,yanında çalıştığı kimsenin malından, canından sorumludur ve çobanıdır

Kendi idâresine bırakılan şeylerin  hepsi kendisine bir emanet olduğunu bilmeli ve onları gözü gibi korumalıdır.

Görevi icabı yapması istenen işleri de kusursuz şekilde eksiksiz yapmaya gayret etmelidir.

Başka bir hadiste ise bir evlat,

babasının malının çobanıdır ve onu gözetmek zorundadır. Babamın malıdır diye istediği gibi çalıp çırpmaya, saçıp savurmaya hakkı ve yetkisi yoktur. O da yaptıklarının hesabını Allah’a verecektir.

Bu ölçüye göre İslam dininin emrine göre herkes etrafındakilere karşı sorumludur. Arkadaş arkadaşa, esnaf müşterisine, öğretmen öğrencisine, memur iş güç sahibi olarak karşısına çıkan kimselere karşı sorumludur. Hatta insan, kendisine birer Allah emaneti olarak verilen vücudundaki organlardan sorumludur. Gücünü, kuvvetini, gençliğini ve enerjisini nerede harcadığının hesabını verecektir.

Kısaca ifade etmek gerekirse, devlet başkanından hamala varıncaya kadar herkes, işinden ve yaptığı görevinden sorumludur.

Yarın mahşer gününde herkes yani amir memur ve idareciler önderleriyle idare edicileriyle birlikte hesaba çekileceklerdir.

Değerli dostlarım:” herkes hesaba çekilmeden hesabını yapsın.!

Cenabı hak Kur’an-ı Kerim’de Abese süresi 33-36.ayetlerinde

Kıyamet günü kulakları sağır eden o ses geldiğinde, İşte o dehşetli günde  kişi kardeşinden, annesinden, babasından, eşinden ve çocuklarından kaçar.

Ne demişler.! Boynuzsuz koyunun boynuzlu koyun’dan hakkını aldığı gün ve dünyada iyi veya kötü yönden yapıp ettiklerinin hepsinin hesabının  tartıya vurulduğu gündür.

Ben”DENİZ’ derim ki.! Hesabınız yapılmadan hesabinizi yapmalısınız, yoksa o gün çok Çetin olacaktır.

 

Anasayfa