KIRMAMAK İLE NORMALLEŞTİRMEMEK ARASINDA...

ABDÜLKADİR DEMİR2024-08-23 09:48:54

 

Kısacık şortla namaz kılan yetişkin bir Müslümana nasıl davranmak gerekir? "Yaa en azından camiye gelmiş. Bir şey söyleyip gönlünü kırmayalım" mı? Yoksa, "Namazın farzlarından biri [setr-i avret] açıkça ihlal ediliyor; münasip bir lisanla uyaralım" mı?

 

Türkiye'de ilginç bir atmosfer oluştu:

 

İslâm'ın çok açık emir ve yasakları hakkında, insanlar artık uyarı kabul etmeme eğiliminde. "Sana ne?", "Allah kabul eder, ne karışıyorsun?", "Cenab-ı Hakk'ın rahmeti geniştir", "İslâm senin babanın malı mı?", "Herkesi böyle dışlayın bakalım..." türünden çeşitli tepkilerle, ikazlar susturuluyor.

 

Bilhassa sosyal medyada öylesine ağır bir linç ortamı var ki, en kibar hatırlatmalar bile oldukça kaba karşılıklar buluyor. Oysa -yukarıdaki şortla namaz örneğinde olduğu gibi- müdahale etmedikçe, yanlışlar normalleşiyor, sıradanlaşıyor, hatalar ve eksikler düzeltileceğine standart haline geliyor.

 

İnsanımızın hayatın her alanında kural-kaide tanımama alışkanlığı sebebiyle, Türkiye, yaşaması en zahmetli ülkelerden bir tanesi. Özellikle çocuk yetiştirirken, yeni nesillere kurallı ve disiplinli olmayı öğretmek, Türkiye'de çok çok zor.

 

Vazifemiz: Her şeye rağmen doğruyu, iyiyi ve güzeli çoğaltmak. Etrafta doğru, iyi ve güzel örnekleri çocuklarımıza gösterebileceğimiz bir atmosfer oluşturmak.

 

İstikbalimiz, bu uğurda vereceğimiz mücadeleye bağlı...

 

Ariflere  sormuşlar; "Gidişat çok kötü, dünya nasıl kurtulacak?"

"Haya (utanmak) demişler, dünyayı bir tek Hayası edebi olan insanlar kurtarabilir." Çünkü utanmak "kibir" denilen en büyük günahın panzehiridir. Yalanın, iftiranın, arsızlığın, pişkinliğin, önündeki en büyük engeldir.

 

Başını öne eğebilen, yüzü kızaran, özür dileyebilen insanları görmeye ihtiyacımız var...

Cumanız mübarek olsun. Kalplere şifa, ruha sevinç, gönüllere aydınlık olsun.

Anasayfa