Toplumda din adına söz söyleme yetkisini kendi tekelinde görenlere ve dinin nice kutsal değerlerini bu aldatma ve sömürüye alet edenlere karşı mücadelede her şeyden önce bize karşı düşen görev ‘Dinin gerçeğini öğrenmeye çalışmak’ olmalıdır.. Felan Şeyhin, Şıhın, Mıhın ya da Arap çarşaflı cübbeli zatı muhteremin gak-guk içinde anlatmaya çalıştığı Allah ’ın kitabından uzak ve dejenere edilmiş bir din anlayışına uymaktansa, dinsiz kalmak çok daha iyi olmalıdır.. Çünkü o noktada hiç değilse gerçek Hakk yoluna erebilmek için bir umut vardır..
Kiliseyi ve din adamlarını eleştirdiği için Roma’da diri diri yakılan rahip Bruno der ki ;
- ‘’Tanrı iradesini hakim kılmak için yeryüzündeki iyi insanları kullanır. Yeryüzündeki kötü insanlar ise kendi iradelerini hakim kılmak için Allah’ı kullanırlar."
Günümüzde dinin bir Saltanat ve Siyaset aracı yapılmasını önlemek için ise, elbette ki LAİKLİK esas alınmalıdır.. LAİKLİK asla dinbazların dediği gibi dinsizlik değildir..
Dindarlık Allah ile İnsan arasında var olması gereken bir değer ölçüsüdür.
O nedenle bu aldatma ve aldanıştan kurtulmanın en etkili yolu, dindarlığın insanlar arası bir değer ölçüsü olmaktan kurtarılmasından geçer.. Ve unutma ki, Allah asla bu yolda bugün bolca kullanılan sahte fotoğrafa bakmaz.. İnananlar bilir ki Allah inanan kullarını insanların gönlündeki niyetinevicdanına bakarak seçer….!