Allah Resulü (s.a.s efendimiz) ilim müminin yitiğidir, onu nerede bulursanız alınız buyurmaktadır
“Beşikten mezara kadar ilim öğreniniz. ”İlim öğrenmek kadın erkek her Müslümana farzdır.” (İbn Mâce, Mukaddime, 17)
Başka bir hadislerinde ise: "Ya öğrenen ol, ya öğreten ya dinleyen ya da ilmi seven ol. Fakat sakın beşincisi olma; (bunların dışında kalırsan) helâk olursun
Öğrenilecek olan ilim ne önemli ve kadar şerefliyse, ilim de öyle şerefli olduğuna göre, Kur'ân talebesi en güzel hürmet ve ihtimama lâyıktır.
Bu yüzden Peygamberimiz (s.a.v.), ümmetinin en hayırlıları olarak Kur'ân'ı, öğrenen ve öğretenlere dikkat çekiyor.
Kur'ân talebesinin ebeveyni ve Kur'ân öğreticileri. Vazifelerinin kutsallık ve hassasiyetinin farkında oldukları nisbette metod, çözüm ve alternatifler üretmekte gayretli olacaklardır.
İşin ucunda, hayat defterlerinin kapanmasını önleyecek salih ve saliha evlât ya da talebe gibi kıymetli bir nîmete sahip olmak; evlâtlarının ya da kendilerine teslim edilen talebelerin hakkını gücü nisbetinde vermiş olup, sorumluluktan kurtulmak vardır.
Hayat ve meslek tecrübelerinden faydalandığımız hocalarımızın Yaz Kur'ân Kursları'nda hocalık yapacak olanlara "altın tavsiye"si: "Kendinizi Sevdirin" sevginin olmadığı yerde hiçbir şey olmaz Yaz kursunun süresi kısa olduğu için en pratik yolun bu olduğunu söylerler.
Talebe hocasını sevdiğinde, yaz tatilinde ömür boyu hatırında başta güzel bir birliktelik, hoşça geçirilen vaktiler kalacaktır. Hocasını özleyecek, bir sonraki yazı iple çekecektir. Hocasının şahsında İslâm'ı tanıyacak, onun yaşantısını kendisine örnek alacak, kendinede ideol kabul edecek ve onun bildiklerine gıpta edecek ve islâmî ilimlere merakı artacaktır. Böylece Rabbinin kelâmını, hocasının örnek aldığı Allah Rasûlü'nü (s.a.v.), diğer İslâm büyüklerini de kendiliğinden sevecektir. Kimbilir bu sayede Kur'ân Kursu ortamından herhangi bir sebeple uzak yaşayan birçok ailenin çocuklarından oluşan okul ve mahalle arkadaşlarına bu sevgisinden bahsedecek ve onun özlemle andığı mutlu yaz günlerine diğerlerinin de ilgisi çekilecektir.
Bu sizlere altın niteliğinde tavsiyeler olacak ve gerçektende öğrenci bunun farkına varacaktır.
Bu ütopik ya da pembe bir tablo değil aslında? Eğitimci bu yönde gayretini yoğunlaştırır, dört bir yandan gelmiş, belki de Kur'ân'la ve Kur'ân Kursu'yla ilk defa tanışmış mâsum yavrularla birlikteliğin her dakikasını elinden geldiğince dolu dolu geçirmeye çalışırsa, Rabbimizin de yardımıyla pek çok güzellikler yaşanabilir.
Din gönüllüsü ve eğitici görevini üstlenen kardeşlerimin öncelikle sabır hoşgörü ve tebessümü elden bırakmaması gerekir, Muhataplarımızın âdetâ yıllar sonraki hallerini gözlerimizin önünde canlı tutmaya gayret ederek bu görevi biraz daha azimle gayretle ve sabırla yerine getirmeye çalışacaklarından hiç şüphem yoktur.
Bu görevi yerine getirirken görev hassasiyetinin şuurunda olmak gerekir.
Kimileride sâdece "güvenli bir ortamda olsun başlarına bir şey gelmesin veya başımdan defolup gitsin de ne olursa olsun" fikriyle
Verilen eğitimden hiçbir şey beklemez, bir daha bu öğrenci kaybedilmiş olur kazanılamaz.
Gerçekte toplumun yapı taşları bireylerinin İslâm ahlâkından pırıltılar yüklenip; bunu ailelerine ilettiklerini düşününce, ulaşılan muhatap sayısı bir anda nasıl da üçe dörde katlanır ve çevre genişleyerek muhatap sayısı da artar.
Hocasını zaten sevmeye hazır olan talebeler, onun da bunu şevk ve heyecanla istediğini görünce ne de hoş birliktelikler olur kimbilir?..
Küçük çaplı öğrencileri motive edecek bir kır gezintisi, kursun bahçesindeki ya da içindeki bir oyun halkası, yaşlarına uygun ibretli ve güzel hikâyeler, bilmeceler, neşeli ilâhiler, hatta sayıları epey çoğalan birbirinden güzel mesajlar yüklü olan çocuk şarkıları, geride kursun tadı damağında kalmış çocuklar bırakmaz mı?
Değerli hocalarım elbetteki bu gönülleri fetedilmiş yarının umudu ve geleceğin teminatı olan bu Imanlı gençlik elbette ki sizlerin eserleri olmaktadır,
Son söz olaraktan; Yaşamadığın din senin dinin değildir, nasıl yaşarsan, aslında onu dinmiş gibi kabullenirsiniz
Bugün günümüzde bakıyoruz toplumumuza, sokağa caddeye uydurulan din yaşanmaktadır.
Rabbimiz neslimizi âhir zamanın tüm fitnelerinden muhafaza eyleyip, Kur'ân rûhuyla ve nûruyla süslesin.
Allah’ın yarattığı bu alemde, dünya üç günden ibarettir, dün, bugün, yarın, bunun ötesi yoktur.
Ancak..! Bu ne aymazlıktır ki; Allah’ın var olduğu bir dünyada emir ve yasaklarını hiçe sayarak Allah yokmuşçasına kanunsuz ve kuralsız yaşayanlara gerçekten şaşıyorum. Aşsız meyve, tuzsuz yemeğe benzer.
Gelin bu yavrularımızı dinle imanla İslamla buluşturup tanıştıralım. Onları kuralsız, kanunsuz, dinsiz ,imansız yaşamaması için gayret edelim.