Ey gecemi ışıtıp usulca yanan mumum!
Neden hep benim gibi yandıkça eriyorsun? Gizli gizli ağlayıp kora dayanan mumum, Her dem o sevgiliyi andıkça eriyorsun! Tükendikçe sen bana ızdırap veriyorsun!
Söylesene, sevdanın yarası mı var sende? Özün beyazken bahtın karası mı var sende? Hicranın yanıp duran çırası mı var sende? Sen bu aşkı bir zeval sandıkça eriyorsun! Acıyı gergef gergef içime örüyorsun!
Yanık bağrına vuran çok ince bir sızı var. Işığında, kavuran bir sevdanın gizi var. Gövdende damla damla bir gözyaşı izi var. Alevini gövdene bandıkça eriyorsun! Eridikçe eridim ben de bak görüyorsun!
Mısralarım anlatır sevdamı hece hece.
Bu tarumar yüreğim sığınır ulvî güce. Kalbim aşk ateşiyle kavrularak her gece Yavaş yavaş büryana döndükçe eriyorsun! Yürüdüğüm yollara yangınlar seriyorsun!
Yetmedi mi ruhumun pervazına konduğun? Yetmedi mi inceden duvarları yonduğun? Yetmedi mi kor olup içten içe yandığın? Kör geceme dumanın sindikçe eriyorsun! Bu derbeder âşığı inan ki yoruyorsun!
Bundan böyle imkansız, duramazsın yerinde! Yalnızlık kaygısı var hal kalmadı ferinde; Belli ki aşk yolcusu artık son seferinde... Hatıralar üst üste bindikçe eriyorsun! Vuslatın saatini ruhuma kuruyorsun!
Anladım ki yandıkça pişip kül olmakmış aşk; İbrahimce ateşe düşüp gül olmakmış aşk; Benlik denen engeli aşıpkul olmakmış aşk; Sevda sana gizemler sundukça eriyorsun! Çölden kurak haline bir deva arıyorsun!
En sonunda “hiç” olup maksuda varıyorsun!
Köyümden... Gönlümden...
Aşık Seyrani demiş ya;
"Eski libas gibi aşığın gönlü,
Söküldükten sonra dikilmez imiş.
Aşık, aşık olan kişi. "Aşk nedir?"e cevabı "ben ol da bil" olmuş Hz. Mevlâna'nın.
"Yaşanmadan çözülmeyen sır" demiş Cemal Safi.
Seyrani'ye göre;
"Aşkın iğnesiyle dikilen dikiş,
Kıyamete kadar sökülmez imiş."
Şöyle bitirmiş şiirini;
"Seyrani'nin gözü gamla yaş imiş,
Benim derdim her dertlere baş imiş,
Ben bağrımı toprak sandım taş imiş,
Meğer taşa tohum ekilmez imiş."
Feyzi Halıcı Ağabey de tohumun nereye ekileceğini biliyor ya, şunu söylemiş kulaksızlara;
"Yok bu işte sayım, suyum,
Gönülce olmalı uyum,
Ben toprağın tohumuyum,
Ekmeyiniz taşa beni."
Ardından da ilave etmiş;
"Ateş düşse çam dalına,
Demir döner at nalına,
Kızgın haset mangalına,
Yapmayınız maşa beni."
Dadaloğlu Çiçek Dağı'na söylemiş;
"Alaydım da cura sazım dizime,
Çekseydim sürmeler ala gözüne,
Cihan güzel olsa girmez gözüme,
Sende bir gümanım var Çiçek Dağı."
Aşık Dertli başka anlatmış;
"Biz Şirin elinden aşk meyi içtik,
Hak ile batılı fark edip seçtik,
Varlık dağlarını deldik de geçtik,
Ferhat olsak da bir, olmasak da bir."
Zihni Bayburt'tan "gel" diye seslenmiş;
"Zihniya bulundur haftada ayda,
Sevip ayrılmada ne buldun fayda,
Azrail göğsümde, canım hey heyde,
Gözlerimin akı karalandı gel."
Hani bir başka şiiri var Bayburtlu Zihni'nin, onda da Derli'nin şiiri gibi "mey" geçiyor;
"Vardım ki yurdundan ayağ göçürmüş,
Yavru gitmiş, ıssız kalmış otağı,
Camlar şikest olmuş, meyler dökülmüş,
Sakiler meclisten çekmiş ayağı."
Ayak çekmek, etrafındakilerinin uzaklaşması imiş ama burada tevriye yapmış Zihni. "Ayağ"ın başka mânâsı da kâse, kadeh, bardak" imiş...
Bayburtlu Zihni "gel" demiş ama Osman Yüksel Serdengeçti için gelip gelmemek fark etmezmiş artık;
"Hep kendini çektin naza,
Yok bahara yahut yaza,
Bıktım gayrı yaza yaza,
Gelsen de bir gelmesen de.
Bir candır bu bir andır bu,
Giden gelmez bir handır bu,
Dağ taş değil insandır bu,
Gelsen de bir gelmesen de..."
Erzurumlu Emrah'ın sitemi de menevşesine;
"Nice Süleymanlar tahta erişti,
Tahta erişmedi, bahta erişti,
Emrah'ım bir fena vakte erişti,
Dahi koklamayız biz menevşeyi."
Hasan Dede'nin de gülü var tabi;
"Eşrefoğlu al haberi,
Bahçe biziz gül bizdedir."
Karacaoğlanın da gülü perişan olmuş;
"Çıkıp yücesine seyran ederken,
Gördüm ak kuğulu göller perişan.
Bir firkat geldi de durdum ağladım,
Öpüp kokladığım güller perişan."
Aşık Haydar Bektaş da yakınlardan seslenmiş;
"Halimi arz etsem dağlara taşa
Dedim götürmüyor bu gam yükünü."
"Özü güzel kılmanın yolu, sözü güzel kılmaktan geçermiş." Serkan Şen böyle söylemiş.
Dün bir yerde okumuştum, "Sevmek, bilmekmiş."
"Bilenlere selâm olsun..."
Ya Rabbi yüreği güzel insanları yolumuzdan sabrı ve şükrü dilimizden, sağlığı ve sıhhati bedenimizden hayırlı olan ne varsa bizden ve sevdiklerimizden eksik etmemesi niyazımla..
HAYIRLI CUMALAR