Evlilik iki kişinin, karşılıklı gönül birliği yaparak ve anlaşmak kaydıyla başlayan bir ömür sürme anlaşmasıdır.
Her iki tarafın da Bir yuva kurarken ve yuvanın temelini atarken çok ciddi düşünmeleri gerekir ve ona göre bu süreci başlatmaları gerekmektedir.
Evliliğini fesih-i çok basittir. Evliliği bu hale getirmeden her iki tarafında birbirlerine karşı saygılı olmak zorunluluğu vardır.
Boşanma sürecinde bir aile bireyine rastladım ve yakınlarını ikna etmeye çalışan genç bir kardeşim; “Evlendiğimizde zaman eşimle kendi aramızda bir anlaşma yapmıştık bu hayatı beraber yürüyeceğimize söz vermiştik fakat o hep geride kalmayı bu anlaşmaya sadık kalmadı dedi.
Genç kardeşim ifadelerine şunları da ekliyor: “İki kişi bir yolculuğa çıkıyor, biri alıp başını gidiyor diğeri olduğu yerde kalmayı tercih ediyor, uyum bozuluyor. Eğitim alanında, sosyal çevremi genişletme noktasında hep çabam oldu ve edindiğim kazanımları onunla paylaşmak istedim fakat o bunu hep küçümseme yolunu seçti ve bu şekilde hep aynı noktada kaldı.
Okuduğum kitabı ve bilgilerimi onunla paylaşmak istedim, akşam vakti birlikte yürüyüş yapmak, sosyal konuları tartışmak, doğaya çıkmak, bir film izlemek ve içsel yolculuğa çıkmak ve hayatı bütünüyle paylaşmak istedim ama o bütün bunlara kendini kapamış ve ilk başladığımız yerde kalmayı tercih etti. Olmayınca olmuyor işte. Evlilik gerçekten gerçekten bir kumara benziyor, ya kazanıyorsun ya kaybediyorsun Hayatımıza renk katacak hiçbir şey olmuyor
Her şey özensiz ve düzensiz bir şekilde devam ediyor ve kendimi hep yalnız hissediyordum. Benim iç dünyamda edindiğim zenginlikleri küçümsüyor ve eleştiriyordu. Oldukça sert bir mizacı vardı ve bana emirler yağdırarak yetersizliğini bastırmaya çalışıyordu. Sesini ne kadar yükseltirse bana ne kadar hükmedebilirse kendini o kadar güçlü hissediyordu ve buluşabileceğimiz ortak hiçbir noktamız yoktu. İçimde kocaman bir boşluk oluşmuştu ve yalnızlaşmıştım… Yapayalnız…”
Modern kültürün insanları tek kişilik bir adaya hapsettiği ve bu durumun sadece sosyal ilişkileri değil aile içi ilişkileri de büyük oranda etkileyerek boşanmaları tetiklediği ifade ediliyor.
Eşleri birbirlerine bağlayan saygı ve paylaşım zayıflayınca rekabet ve çatışma kaçınılmaz hale geliyor ve boşanmalar hızla artmaya başlıyor. Maalesef günümüzde o kadar aile arası uyuşmazlık ve boşanmalar varken, Aile terapistleri, konunun uzmanları ve sosyal çalışmacılar bu sorunun üzerinde titizlikle durdular ve boşanmalara sebebiyet veren etkenleri kategorize ederek tartışarak sosyal medya ve televizyonlarda bu konular tartışarak çözüm yolu aransa. İşte o zaman belki bunun önüne geçilebilir
Ancak günümüzde eşler arası gelişimi ve düzen sürdürürken yaşadıkları uyumsuzluk ve buna bağlı olarak ortaya çıkan yalnızlaşma pek dikkate alınmadı.
Çünkü onlar sadece bu olayı izlediler, çözüme ulaşacak metotları ve yolları araştırma yolunu tercih etmediler.
Oysa evliliğin ilk yıllarında ki sürdürülen umutlu yuvanın ve uyumun bozulması duygusal kopukluğa neden oluyor ve boşanmaları tetikliyordu.
Eşlerin gelişimlerini sürdürürken yaşadıkları uyumsuzluk ve tartışmalar, bir tarafın kendini gelişime kapaması ve karşı tarafı yok sayması ile başlıyor. Kadın ya da erkek nasıl olsa evlendim karşımdaki kişi beni her durumda kabullenmeye mecbur mealinde bir yaklaşım içinde oluyor ve bir taraf ruhsal gelişimini, eğitimini, sosyal alanını geliştirmeye gayret ederken diğer taraf umursamaz bir tavır takınarak arkada kalmayı tercih ediyor. Böyle durumlarda fırsatları değerlendirerek kendini tanımaya çalışan taraf ya beklentilerini tamamen sonlandırıp karşı tarafı olduğu gibi kabul ediyor ya da “kendimi boşluk içinde hissediyorum” deyip evliliği sonlandırmaya karar veriyor… Burada tarafları suçlamak, rencide etmek ya da akıl vermek yerine anlamaya çalışmak ve çözüm odaklı düşünmek daha doğru olur diye düşünüyorum.
bunu kim yapacak diye diyenlere cevap olarak, devlet bu işe önem verecek ve konunun uzmanları tarafından sorun ortaya konulacak ve çözümüne yönelik çalışmalar araştırılarak nihayetlenecektir
Hepimiz yaşam boyu süren bir gelişim sürecine tabiyiz ve aldığımız eğitim, içinde bulunduğumuz faaliyetler ve edindiğimiz tecrübeler bizi hem besliyor hem de geliştiriyor. Eşler bu noktada birbirlerine uyum sağlayabilmeli bunu küçümsememelidirler.
Yola birlikte başladığınız kişi ile uyumlu olmak istersiniz ki; bu aile saadetinin güçlenmesini ve çocukların bu atmosferden istifade etmelerini sağlayacaktır. O nedenle bu yolculukta geride kalan eş sesini yükselterek karşı tarafa baskın gelmeye çalışmamalı aksine onunla birlikte yol alarak bu yolculuğu başarı ile tamamlamaya niyet etmelidir. Evlilikte uyumun sağlanması için bu önemlidir. Evlilik eşler arasında karşılıklı birbirine saygı sevgi, davranış ve davranışma içerisinde olmalıdır.
Elbet ki evliliğin bir takım kuralları vardır. Bu kurallara her iki tarafta uymalı ve despot davranışlardan uzak kalınmalı ve O senin babandan bu benim anamdan o senin paran bu benim paran o senin hayatın bu benim hayatım derse bu evlilik asla ve asla yürüyemez.
Ben ”DENİZ” Hepinize huzurlu ve mutlu bir yuva kurmanız ve sürdürmenizi temenni ediyorum