Karadeniz bölgesinde bulunan Gümüşhânevî Dergâhı Halîfelerini ziyâret maksadıyla düzenlenen seyâhat programı geçtiğimiz Cumartesi günü 7.30'da Ordu Merkez Orta Câmii'nin kıble tarafına 100 m mesâfede bulunan Buharalı Şeyh Şâkir Efendi ve müritleriyle yardımcı hocalarının kabirlerinin yer aldığı ziyâretgâhda buluşma ve burada okunan Yâsin'le duânın ardından saat 8.00 gibi başladı. *ŞEHRİN KÂLBİ, KENTİN MERKEZİ* Burada konuşulanları da dikkâte alarak şunu önemle belirtmek gerekir ki; bizce burası Ordu için bir şans. Bu böyle kalmamalı. Burası geliştirilip görünür kılınmalı ve de şehrin merkezi hüviyetine kavuşturulmalı. Bununla ilgili burada yapılan değerlendirme ve yol boyu konuşulanları, ayrıca bizim bu seyahatle ilgili gözlem ve değerlendirmelerimizi bir başka yazıya bırakarak, ana hatları notla yola devam ediyoruz: *BUHARALI'DAN BULANCAKLI'YA* Evet, gezimize dönersek; 2. durağımız Bulancak oldu. Burada, 43 yaşında iken kâlp krizi ile ruhunu teslim eden rahmetli Sâlim BEŞİKÇİ (1968-2011) ziyâreti yapıldı. Kur'an okunup duâlar edildi. Grup lideri Osman ÇELİK Hoca merhumla ilgili bilgi verirken kendi hâtıralarından da örnekler kattı. *EYNESİL, MUSTAFA EREN, CÂMİ, ŞADIRVAN* 12.00 gibi Akçabat'tayız. Burada yemek ve namaz molası. Eynesil'e varıldığında, bu grubun ilgilendiği Bulancak'taki SARAYBURNU CÂMİİ bağlamında, onun bir küçük örneğini buraya da inşâ sürecinde bulundukları câmi ve suları yaylalardan getirilip doğrudan akan çok gözlü benzer şadırvanını görmek adına durduk. Çok da güzel oldu. *TAŞ CÂMİ, ÖRNEK MÎMÂRÎ, TİTİZ İŞÇİLİK* Osman hocamız geçmiş yıllarda Ordu merkezde de hizmet eden Mustafa DÜZGÜNEY Bey müftümüzle burada görev yapmış. Hattâ Câmi inşaatından sorumlu, kendisi de burada ustalardan merak salıp öğrenerek şimdi taş yontan bir görev arkadaşıyla karşılaştı ve epey sohbet ettiler. *MÂNEVÎ MÎMÂRLIK, GENİŞ MÜESSİRİYET* Kabir başındaki konuşmasında da; yörenin ve de bölgenin mânevî mîmarlarından olan merhum ve mağfûr Mustafa EREN Hoca hakkında şu bilgilere yer verdi: *İYİ VE TOPLUMDA ETKİLİ BİR ZÂTTI* "Bunlar, sohbet esnâsında, başka şeyle meşgûl olmama adına, çay falan içmezler. Bunu sohbetin dışında yaparlar. Biz kendisini burada müftü vekilliği yaptığımız yıllarda tanıdık. O zaman hayattaydı. Kendi köyü ÖREN'de imam-hatip olarak görev yapıyordu. İyi ve toplumda etkili bir zattı. *KORGAN'DAN DÂRENDE'YE İHRAMCIZÂDELER* İHRAMCIZÂDELER diye tasavvufî bir topluluk var. Bizim Korgan'daki KİRAZ HOCA bunların temsilcilerinden biri. Çarşamba'da Mehmet ÖZCAN, Dârende'de HULÛSÎ EFENDİ, Sivas'ta HAKKI EFENDİ, burada da Mustafa EREN." *BEŞİKÇİ'DEN AYASOFYA'YA* Saat 14.00 gibi de, uzun arayış ve soruşlarla berâber Trabzon Toklu kabristanlığında Abdurrahman Beşikci Hz.nin kabrine ulaşıp ziyâret yapıyoruz. Buradan; Ordu Üniversitesi İlâhiyât Fakültesi Öğretim Üyesi Yunus YAZICI Hocamızın; "Slm. Osman hocam, Cumartesi programına Ayasofya Cami ziyaretini de ekleyebiliriz. Yeri kabristanlığın biraz ilerisi. Aynı yol üzerinde." teklifiyle Ayasofya ziyâreti de yapıyoruz. *TAHİYYETÜL'MESCİD ya da ŞÜKÜR* Çok güzel restore edilmiş. Câmi olarak hizmete açılmış. Burada tahiyyetül mescid namazı kılanlarımız oldu. Belki şükretmekle kalmayıp namaz da kılanlar olmuştur. Allâh CC kabûl eylesin. Âmîn... *TRABZON'DAN RİZE İKİZDERE'YE* Oradan da 16.00 suları Rize ikizdere'ye varıyor, burada vaktin girmesiyle ve öncelikle bu güzel, ahşap, tekke hüviyetindeki câmide, 40'a yakın hâfızlık talebeleriyle berâber ikindi namazını edâ ediyoruz. *OSMAN NİYÂZÎ'DEN YÛSUF ŞEVKÎ'YE* Namaz sonrası geniş bilgilendirme ve sohbetin ardından da câmiyle neredeyse içiçe konumda, burada çıkışta, hemen bitişikte medfûn Osman Niyâzi Hz.ni ziyâret, konuşma ve duânın ardından 18.00 Dernekpazarı'nda Yusuf Şevki Hz.ni ziyâret için yola koyuluyoruz. *TOMTOM MU, NEVİGASYON MU?* Lâkin, yeni çok yolların yapılması, kimisinin tamirat bağlamında güzergâh değişiklikleri yapılması dolayısıyla, burada TOMTOM da denildiğini öğrendiğimiz NAVİGASYON'un da kafası karıştığından o gün hedefe isâbet ettiremedik. Akşam da yaklaştığından buranın ziyâretini dönüşe bırakarak Çaykara'ya geçip yemek ve namazın ardından geceyi orada Öğretmenevi'nde geçirdik. *AŞİR'DEN SABAH EZANINA ÇAYKARA* Akşam aşir okuduğumuz merkez câmiden sabah ezanı için dâvet alınca biraz daha erken kalkmak sûretiyle bunu yapmak ve oraların dağında-taşında da şâhitler edinmek bahtiyârlığıyla berâber Pazarı idrâk ederken, biraz daha dinlenip kahvaltımızı yaptıktan sonra ilk işimiz, eski adı HOPŞARA olan AKDOĞAN Köyü'ndeki Hacı HASAN RÂMİ YAVUZ Ef. ziyâreti oldu. Orada yolun altında bir ev. Mezar nerde derken evin 10-15 m kadar önünde hafif bir düzlük oluşturulmuş, orada. Meğer ev de merhuma âitmiş ve şimdi evlatları oturuyor. Merhumun ikisi de ilâhiyatçı akademisyen olan oğulları oradaydı ve bize oldukça bilgi verdiler ki hepsini yazmak burası için mümkün değil. *ESER ÇOK; İSTEYİNCE ULAŞMAK MÜMKÜN* Kaldı ki, özellikle Rize, Trabzon bu taraflardaki hocaefendiler ve gayretlerine dâir yapılmış çok çalışma var. Onun için biz de ayrıntıya girmiyoruz. İsteyenler, bu seyahat esnâsında Osman hocamız ve kimi arkadaşlarımızın ellerinde bulunan bu eserlere ulaşabilirler. *ÜSTÜ EV, ALTI MEDRESE* Evet, evden bahsediyorduk. Meğer ev göründüğünden aşağıya iki kat daha varmış. Yerin bayır oluşu bunu doğal kılıyor zâten. Her neyse; hocanın talebe okuttuğu medresesi bu alt katmış. Oğulları bize oradaki ahvâli ve eşyâyı uzun uzun anlattılar. Oldukça ilginçlikler var, *HASAN RÂMİ, NECMEDDİN ERBAKAN* Bir ayrıntı var ki; Erbakan Hoca da o günlerin elbetteki daha zor şartlarında ta bu yokuşları tırmanıp, virajları dönerek buralara kadar gelmiş. Yerini de göstererek anlattığına göre, bu medresenin girişinde hemen kapının önünde diz çöküp babası hocaefendinin önünde saatlerce dizüstü edeple oturup bâzen konuşarak, daha çok ta susarak sohbetleşmişler. *HEM ŞAHSİYET, HEM KEYFİYET* Burada kişiliklerden çok yapılan işin ve deruhte edilen misyonun ehemmiyetine işâret adına bunu zikre değer bulup özellikle yazıyoruz. Anlatılanların çoğunu kayıt ta ettik ama yer müsâit değil. İnşâllâh zaman zaman yazmak mümkün olur. *KİTAPLAR, YENİ BİLGİLER, ESKİ ŞÂHİTLİKLER* Yazılmış kitaplar var daha önce dediğimiz gibi ama bâzen sıradışı şeyler de dile gelebiliyor. En azından, tahmin ettiğimiz o kısımları, Erbakan hâtırası örneğinde olduğu gibi, ya da Osman Hocamızın kendi yaşadıkları olup, kitaplarda bulunması sözkonusu olmayan bilgileri burada paylaşmak isteriz. İnşâllâh diyelim. *HACI FERŞAT'TAN ABDÜLKADİR DANTE'YE* Oradan da 11.00 gibi YEŞİLALAN'a geçerek Hacı FERŞAT Ef. Hz.ni ziyâret ettik. Oradan da son nokta UZUNGÖL'e geçtik. Daha inmeden ezan başladı. İner inmez de birisi tüm tebessüm ve ışıltısıyla karşımda peydâ oldu. Bizim Konya'da mahalle Câmii'nden tanıdığımız Malili siyâhî, İlâhiyât Fakültesi doktora talebesi Abdülkadir DANTE kardeş seyâhat için buraya gelmiş. Arkadaşlarla tanıştırdım. *DANTE, "DANTE" DEĞİL; KUŞ!* DANTE lakâbı yâni bizce soyismi DANTE'nin, bizim zannettiğimiz gibi sömürge oluşları bağlamında batılı meşhur DANTE'yle alâkası olmadığı, bu kelimenin yerel bir KUŞ türüne âit bulunduğunu söyledi. Konya'da aklıma gelip, belki zannımca iktifâ ettiğimizden sormadığımız şeyin hakîkâtini burada öğrenmiş olduk. *BİR FOTOĞRAF OLSUN ÇEKİNELİM DİYE* Namazdan sonra aradım, hadi bir fotoğraf olsun çekinelim diye; ama servisteymiş, dönüyormuş. Biz de sizler için, Konya, Selçuklu SEYİD CÂMİİ'nde çektirdiğimiz fotoğrafı veririz burada inşâllâh. Onun telefonda servis dediği de, bizim de namazdan sonra yolda gördüğümüz, Trabzon Büyükşehir'e âit dolmuş otobüsler olmalı. Bayağı uzun mesâfe ama, otobüs ve minibüsçülerin îtirâzına rağmen belediye bunu yapıyormuş. Yapması da gerekli. Çünkü, özellikle yazın burada en büyük sıkıntı park meselesiymiş. Bizim minibüs'ten saatliğine 250 lira istemişler. Tek toleransları 2 saati bulmazsa bununla yetinmeleri olmuş. Artık gerisini siz düşünün. Gelelim son ziyârete. Yûsuf Şevki Ekşi Efendinin kabrinde duâ için DERNEKPAZARI KONDU Köyü'ne çıkıyoruz. Bizim Ordu Mesûdiye'deki EKŞİLER ile aynı soydan olduklarını söyleyen Behçet EKŞİ de, gerek Osman hocamız, gerekse Hüseyin DİKİCİ Hocamızın konuşmaları esnâsında araya girerek ek açıklamalarda bulundu. *SEYÂHATİN ÖN AKS'I* Kayseri'den Elbistan'a bir büyük minibüs, 7 özel araç, çocuklar dâhil 40'ın üzerinde bir sayılık kâfile olarak gezimizin akademik boyutu ve buralı olması hasebiyle yol boyu pratikte Yunus YAZICI Hocamızın çok katkısı oldu. Dernek Başkanımız Nureddin ODABAŞ, Ünye'den Hüseyin DİKİCİ Bey hocamız grubun ön hizmet as ve akslarıydı. İşleri çok kolaylaştırdılar. Aydınlatıcı bilgiler sundular. *HELE OSMAN ÇELİK; BUNCA HÂTIRA NELİK?* Bence KİTAPLIK olmalı! Geziye dâmâdı dâhil âile efrâdıyla katılan, rûhuyla sürükleyen Osman hocamız ise her durakta yaptığı hazırlıkları yazdığı notlardan sundu. 15 yaşında, 60'lı yıllarda babasının o günün şartlarında getirip buralara bıraktığı, o günden bugüne hâtıralardan aralara kattıklarıyla konuşmalarını zenginleştirdi. Bunları matbaaya verse bir kitap olur ki bunu yapmalı bence. *RABBİMİZ CÜMLESİNDEN RÂZI OLSUN* Dik vâdileri tırmanırken, keskin virajları dönerken büyük eforlar sarfeden, bizi tâ oralara sâlimen götürüp getiren şoförümüz Kadir KAR kardeşi unutmadan, cümle ön grup ve de son grup için, varlıklarıyla zenginlik katan büyük-küçük, genç-yaşlı cümle kardeşler için Allâh CC kendilerinden râzı olsun diyor, yeri gelmişken bunu da katkı veren herkese bir kadirşinâslık gereği olarak arz etmiş olalım. *ŞİMDİ DE ZİYÂRETTEN ZİYÂFETE* Burası ziyâretlerde son uğrağımızdı. Şimdi ziyâretten ziyâfete yolculuk başlıyor. Nureddin ODABAŞ başkan bey müdürümüz ilk gün Trabzon'daki ziyâretgâhı bulmakta zorlanınca telefon açıp sorduğu arkadaşı, dönüşte mutlakâ hânemize bekleriz deyince yeni rota oraya çevrildi. ARSİN'e geldiğimizde vakit girmişti. Şurda namazı kılalım dedik. *ZİYÂFET Mİ, KERÂMET Mİ?* Meğer namazı kıldıran da o arkadaşın kayınpederi değil miymiş! Tevâfuka bakınız. Buradaki yakıt istasyonu onlara âitmiş, bu câmiyi babaları adına onlar ve özene-bezene yaptırmışlar. Şu anlamda da çok güzel oldu ki hocamız bize katılarak kolayca adrese ulaşmamıza da yardımcı oldu. Biz bu safhayı bu seyahate has GÜMÜŞHÂNEVÎ HALÎFELERİ gezisi WHATSAPP grubumuzda şöyle değerlendirdik ve de bunu yazının da niyâz cümlesi yaparak bu duâyla berâber yazımızı da noktalıyoruz inşâllâh: *NUROĞLU, EROĞLU; HİTÂMUHÛ MİSK* "Ziyâretten ziyâfete; gezimizin son durağı HİTÂMUHÛ MİSK oldu. Ziyâretlerin bereketi olarak Rabbimiz önümüze dâmat NUROĞLU ve Kayınpeder EROĞLU'yu çıkararak son durağımızı hem madden hem mânen güzellikler içinde güzelliklerle taçlandırdı." *RABBİMİZE ŞÜKÜR; HERKESE TEŞEKKÜR* "Yüce Mevlâ'ya sonsuz şükür, kardeşlerimize teşekkürler. Rabbimiz de onlara ikrâm etsin diye duâlar ediyor, cümlemizi Efendimiz SAV in komşuluğunda buluşturması niyâzıyla nice böyle güzel organizasyonlara diyor, emeği geçenlere sevgiler-saygılar sunuyoruz wes'selâm..."