TOPLUMUN ŞIMARIKLARI

ABDÜLKADİR DEMİR2024-05-20 10:01:17

 

Kur’an’da “mütref” var;

Mal mülk, makam mevki

Karşısında şımarmış,

Zengin şımarıklar demektir.

 

“Mütref’in” panzehri “Zühd”

“Zahid” züht kökünden gelir.

“Zahid(sofu)” ne demektir?

Yarım saatte abdest alan,

Bir saatte namaz kılan,

Kırk kez hacca giden

Dünyadan el etek çeken,

Sefalette yaşayan değildir.

 

Zühd, “eline geçince şımarmayan,

Geçmeyince üzülmeyen” demektir.    

Bunun için Hz. Peygamber(a.s),

Ebu Bekir, Ömer ve Ali(r.a)

Birer “devrimci zahid” idiler.

Mülk önlerinde seriliydi,

Karun gibi zengin olabilirlerdi.

Kariyerizmi ve konformizmi

Elleriyle reddettiler.

 

Çağın Müslümanları onları

Anlamakta zorlanıyoruz.

Siyasete panzehir: Zühd!

Servete panzehir, Zühd!

Şöhrete panzehir, Zühd!

Şehvete panzehir, Zühd!

Düştüğümüz yer burasıdır!

Kalkış da buradan olacaktır!

 

Yoklukla sınanan Dedelerimizin kazandığı imtihanı, varlıkla sınanan bizler kaybettik.

Onlar lokmalarını bölerek, sırt sırta vererek ve bir evde pişeni kırk eve pay ederek...Bir olmasını, iri olmasını, diri olmasını bilerek kazandılar.

Biz!

Önce şımardık.

Sonra israf ettik.

Devamla bencilleştik.

Ve en nihayet; kimsenin kapısını çalamaz hale gelip, darmadağın olduk.

Onlar, soğan ekmeğe neşeyle şükrederken;

Bizler pirzola yerken somurtuyor ve şükretmiyoruz.

Onlar eşek sırtında türkü söyleyip selamlaşa selamlaşa giderken; Bizler lüks arabalarda, kırk kişiyle hırlaşıp, seksen kişiyle küfürleşiyoruz.

Onlar metanetle sabredip vakur davranırken, Bizler parlamaya ve  paralamaya bahane arıyoruz.

Örnekler çoğaltılabilir.

Dua edelim de;

Allah,

varlık imtihanını kaybeden bizlere, Dedelerimize verdiği gibi bir yokluk ve yoksulluk göstermesin.

Yoksa;

Din ve törelerimizden güç alarak her zorluğu aşan dedelerimize kıyasla;

yüz üstü kapaklanır ve pusulasız gemi gibi döner dururuz.

Zira Ne uyacak Din bıraktık, ne de uygulayacak Töre...

Dünyada sahip olduklarımız, istifade ettiğimiz nimetler -emanet oldukları unutulursa- bizi değiştirip dönüştürebilir. Rabbimiz, kendisinden başkasına kulluk edip yoldan çıkanların, ilah edindikleri kimselere:

“Bu kullarımı siz mi saptırdınız, yoksa kendileri mi yoldan çıktılar?" diye soracak. Onlar da;”Seni tenzih ederiz! Senden başka dostlar edinmek bize yaraşmaz. Sen bunları ve atalarını nimetler içinde yüzdürdün; nihayet onlar da seni anmayı unuttular ve böylece uçurumu boylayan bir topluluk oldular.” diyecekler.”

Furkan-17 -18

 

Evet, imkan ve nimetler insanın değişip dönüşmesine sebep olabilir. Acı olan, insanın nimet sarhoşluğundan dolayı bu dönüşümü fark edememesidir.

Sıcak bir havada siz de deneyebilirsiniz. Açık bir alanda bir tabağa bal koyup bekleyin. Kara sinekler hemen üşüşüverir. Bir büyüteçle balın üzerine konan sineği izleyin. Küçük hortumunu tatlıya saplayıp emmeye başlar. O esnada ayaklarının gömülüp kanatlarının yapıştığını fark edemez. Çünkü nimet sarhoşu olmuştur. Doyup da uçayım dediği zaman, iş işten geçmiştir. Ayak çıkmaz, kanat kalkmaz olur. Tabi sonuç nimet içinde helak olmak...

 

Sadece maddi nimetler değil değiştiren dönüştüren. Algımız, idrakımız, inancımız, ideolojik kabullerimiz de aynı etkiyi yapabilir:

 

Üç katlı ahşap evin her katı ayrı âlem!

Üst kat: Elinde tesbih, ağlıyor babaannem,

Orta kat: Mavs oynayan annem ve âşıkları,

Alt kat: Kız kardeşimin tamtamda çığlıkları.

(Muhasebe,N.F.Kısakürek)

 

İnsan takip etmekte bile zorlanıyor. O kadar hızlı ve acımasız.

Çözüm nedir?

Çözüm kendimizi akışa bırakmamak,zikir ve kitaptan uzak kalmamaktır.

"İman edenlerin Allah’ı zikir ve Hak’tan inen ayetlere kalplerinin yumuşayıp tamamen boyun eğme zamanı hala gelmedi mi? Sakın onlar da kendilerinden önce kitap verilenler gibi olmasınlar! Çünkü aradan uzun zaman geçince kalpleri katılaştı; çoğu da dinden çıktılar."(Hadid,16)

 

Zikirden ve vahiyden uzak kaldığı için katılaşan kalbi yumuşatmanın yolunu da yine Rabbimiz gösteriyor:

"Bilin ki Allah, ölümden sonra yeryüzüne yeniden hayat vermektedir. Anlayıp hakikatleri göresiniz diye ayetlerimizi size açıkladık." (Hadid,17)

 

Yani kurumuş toprakların canlanmasına vesile olan rahmet yağmurları gibi Kur’an ve zikir de katılaşan kalbimizin yumuşamasına ve Rabbimize yönelmesine vesile olur.

Anasayfa