KARZ-I HASEN NEDİR

HÜSEYİN DENİZ2024-04-20 12:03:43

Karz-ı hasen, borcu olan, ihtiyaç sahibi kişiye haramlardan uzak durması ve harama bulaşmaması ve kötü yollara tevessül etmemesi için ihtiyacını giderecek meblağı faizsiz olarak ve sırf Allah rızasını kazanmak için yardımcı olmaktır

Konu hakkında; Kur’an-ı Kerim’in çeşitli ayetleriyle Peygamber (s.a.s.) Efendimizin hadislerinde, İslam’ın ‘kolaylık dini’ olduğu açıkça belirtilmiştir.

Peygamberimiz (s.a.s.) “Kolaylaştırınız, zorlaştırmayınız.” (Buhârî, İlim, 11) buyurur. İnsanlar, birbirleriyle olan alış-verişlerde kolaylık esasını önde tutmalıdır. Yüce Allah Kur’an-ı Kerim’de, “Eğer borçlu darlık içindeyse, ona eli genişleyinceye kadar mühlet verin. Eğer bilirseniz, (borcu) sadaka olarak bağışlamanız, sizin için daha hayırlıdır.” (Bakara, 2/280) buyurur. Resûl-i Ekrem Efendimiz, alacağında kolaylık gösterenler için, “Satışta, alışta ve borcunu istemekte kolaylık gösteren kimseye Allah rahmet etsin.” (Buhârî, Büyu’, 16) diye dua etmiştir.

Başka bir hadis-i şeriflerinde de: “Kıyamet gününün sıkıntılarından Allah’ın kendisini kurtarmasından hoşlanan kimse, borcunu ödeyemeyene mühlet tanısın veya ondan bir bölümünü indirsin.” (Müslim, Müsâkât, 32) buyurmuşlardır.

Bizim dinimizde yardımlaşma ön plandadır, kardeşâna paylaşmak vardır. Sıkıntılı kardeşlerimizin sıkıntılarını gidermek vardır.

İkram edenlerin en ikramlısı Yüce Yaratanın rızasını kazanmak vardır.

"Müslüman, müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez, haksızlık yapmaz, onu düşmana teslim etmez. Müslüman kardeşinin ihtiyacını gideren kimsenin Allah da onun bütün ihtiyaçlarını giderir. Kim bir müslümandan bir sıkıntıyı giderirse, Allah Teâlâ o kimsenin kıyamet günündeki sıkıntılarından birini giderir.

Derdi davası İslam olan kişinin bu dünyada derdi çok olur. derdi İstanbul olanın varacağı yer cennettir. Mü’minlerin derdiyle dertlenmeyen bizden değildir.” buyuruyor. (Hâkim, IV, 352; Heysemî, I, 87)

Allah dostlarından Seriyy-i Sakatî var, büyük hadis âlimi. Şamʼda hadis dersindeyken, bu hadîs-i şerîfi okuyor:

O sırada bir talebesi geliyor:“–Üstad! Sizin mahalle yandı, yalnız sizin ev kurtuldu, gerisinin hepsi yandı.” diyor.“‒Elhamdü lillâh!” diyor.

Otuz sene sonra Seriyy-i Sakatî Hazretleri bir dostuna:

“‒Ben o günün tevbesi içindeyim.” diyor. “O gün kendi evimin yanmadığına sevindim, evin yananları düşünemedim…

Yani müʼmin olmak, hayatın her safhasında müʼmin olabilmek…

Müslümanlar kardeştir ve dolayısıyla..

Müslümanların sıkıntılarıyla ilgilenmek tüm Müslümanların asli vazifesidir. kimse bu mesuliyeti yok saymamalı ve aç olan açıkta olan ile ilgilenmelidir.

Cenab-ı hak buyuruyor: “iyilik, yüzlerinizi doğu ve batı tarafına çevirmeniz değildir. asıl iyilik, o kimsenin yaptığıdır ki, Allah’a, ahiret gününe, meleklere, kitaplara, peygamberlere inanır. (Allah’ın rızasını gözeterek) yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışlara, dilenenlere ve kölelere sevdiği maldan harcar, namaz kılar, zekât verir. antlaşma yaptığı zaman sözlerini yerine getirir. sıkıntı, hastalık ve savaş zamanlarında sabreder. işte doğru olanlar, bu vasıfları taşıyanlardır. müttakîler ancak onlardır!” (bakara, 177)

Allah Resulü bir hadislerinde hepiniz çobansınız diyerek, Ben Müslümanım diyen bir kişinin öyle bana ne deme hakkına sahip değildirler; aksine çevresinden emri altındaki bütün canlılardan sorumlu olduklarını bilmelidirler. Allah Resulü (s.a.v) benim ümmetlerim bir vücudun organları gibidir, o vücudun organlarından bir tanesi hasta ve rahatsız olursan, bundan o vücutta muzdarip olur. Rabbim bizlere ekmeğine bölüşen, paylaşan, kardeşinin ihtiyaçlarını gideren, onun yardımına koşan kullarından eylesin…

 

Anasayfa