İki çeşit dindar vardır;
Birisinin inandığın din;
Sadece kendini
Kurtaran bir dindir.
Diğerinin dini;
İnsanlığı kurtaracak
Ve uğrunda feda olunacak
Bir dindir, dindarlıktır.
Kuran övgü ile başlar.
İnsanlar; Görerek değil
Överek yoldan çıkarlar.
Kuran neyin övüleceğini anlatır.
Gücü övmek yoktur,
Güce teşekkür vardır.
Sadece Allah övülür.
En büyük fetva makamı vicdandır;
Vicdan yalan söylemez,
Vicdan rüşvet yemez,
Sahte fetvaya inanmaz.
İki türlü insan vardır;
1- Dur bakalımcılar;
2- Tetikte bekleyenler.
“Durbakalımcılar” seyircilerdir.
Hep kenarda beklerler.
Seyretmekten hoşlanırlar,
Kim güçlü ise onun
Yanında yerini alırlar.
Tetikte bekleyenler;
Mekke’nin fethine kadar
Yirmibir sene beklediler.
Bunlara Tuleka denir.
Mekke fethinde işin içine
Atladılar başa oturdular.
İslam’ın adamı olanlar;
Davası, duası ve iddiası olanlardır.
Kenarda beklemezler,
Seyirci olmazlar,
Sahada koşarlar,
Yük alırlar ve yük taşırlar!
KUR’AN ECZANESİ
Kur’an, Çağlar üstü yol gösterici mucize bir kitaptır. Aramasını bilene, eczanesinde her türlü ilaç vardır.
Yeni bir kitabımın hazırlığı için ders yaparken, bir Ayet dikkatimi çekti. Elbette bu Ayeti yüzlerce defa okumuşuzdur, ama Kur’anın bir özelliği var; bir Ayeti defalarca okursunuz, ama bir gün yine okurken veya birisinden dinlerken, sanki bunu ilk kez duyuyorsunuz gibi, sizde çok farklı bir duygu uyandırır. İşte bu, Kur’an mucizelerinin kıyamete kadar devam edeceğinin işaretidir. Her çağdaki probleme, Ayetlerin açtığı yeni ufukla çözüm ve ilaç sunulur.
Yeni bir ufuk açan Ayet: Nahl Suresinin 112. Ayetidir:
“Allah (ibret ve ders almanız için) bir şehri örnek verdi ki: (Halkı) Güvenlik ve huzur içindeydi, rızkı da her yerden bol bol gelmekteydi; fakat Allah’ın nimetlerine nankörlük etmelerine karşılık, Allah da (kılıfına uydurarak yaptıkları kötülükler)’ nedeniyle onlara açlık ve korku elbisesini (bela ve musibetini) tattırdı.”
[Not: Ayetin sonundaki yesneun=bir işi sanatlı ve ustalıklı yapmak, yani kötülükleri iyilik kılıfına sarmak anlamındadır.]
-Dikkat edersek; Ayette açlık verdi, demiyor, açlık ve korku sıkıntısı verdi, diyor. Şimdi; sürekli açız aç diyen ve gelecek endişesi taşıyan, mutlu ve putlu azınlığın, bu doymaz ihtiraslarının ve korkularının nimete karşı nankörlükten ve şükürsüzlükten geldiğini daha iyi anladım. Elbette bu, sadece mutlu ve putlu azınlığın vasfı değil, maalesef büyük bir oranda Müslümanlar da aynı vasfa sahipler. Varlıkta yokluk çekenler, ihtiyacın değil, isteklerin zebunu olanlar…
-Küfranı nimet ve şükürsüzlük oldu mu, ne göz doyar, ne de gönül…Gerçek o ki: “İnsan zenginlik (varlık) gördü mü azar.” (Alak: 6-7)
BUNALMIŞ MÜSLÜMAN’A ON KUR’AN TAVSIYESI
Bu günlerde gönle şifa bir reçete verecek bir tavsiye
1- Unutma!
Her şey geçer, ömür de geçer, bütün tartışmalar biter, bütün gündemler değişir, bütün ünvanlar, koltuklar, makamlar geride kalır, bütün telaşlar son bulur, hayat sensiz de akıp gider.
Ne yaparsan yap kimseyi razı edemezsin muhakkak bir eksiğin bulunur.
Sen Allah’ı razı etmeye bak! Çünkü O seni asla yalnız bırakmaz.
Ve sakın Unutma! Allah kuluna şah damarından daha yakındır.(Kaf, 16).
2- Korkma!
Korkular ruhunu kuşattığında, üzüntüler kalbini ele geçirdiğinde, huzursuzluk yüreğine çöktüğünde, imtihanlar üstüne üstüne geldiğinde, endişe ve kaygılar seni bunalttığında, tüm benliğinle de ki: “Allah'ın bizim için yazdıklarından başka, başımıza hiç bir şey gelmez” (Tevbe, 51).
3- Ümidini kaybetme!
Belalardan, musibetlerden, hastalıklardan, rızık darlığından, kaybetmekten, yıkılmaktan, acı çekmekten değil, yalnızca Allah’tan kork!* Çünkü:
“Kim Allah'tan korkarsa Allah ona (her darlıktan) muhakkak bir çıkış yolu gösterir. Ona hiç beklemediği yerden rızık verir. Ona her işinde muhakkak bir kolaylık sağlar. Onun günahlarını örter. Ve kim Allah’a tevekkül ederse Allah ona yeter” (Talak,2,3).
4- Yalnızca Allah’a yönel!
Üzüldüğünde, hastalandığında, rızkın azaldığında, kalbin daraldığında, evinde huzur kalmadığında, çocuklarına söz geçiremediğinde, eşinle anlaşamadığında, sıkıntılar bitmek tükenmek bilmediğinde, yalnızca Allah'a yönel! Çünkü “Seni bütün sıkıntılardan ancak Allah kurtarır” (Enam, 64).
5- Nankörlük yapma!
Allah'ın seni kaç kez uçurumun kenarından aldığını, kaç beladan kurtardığını, kaç darlıktan genişliğe kavuşturduğunu, kaç sıkıntıdan ferahlığa çıkardığını, kaç hastalığına şifa verdiğini asla unutma! Rabbine karşı nankör olma! Çünkü her dara düştüğünde yalvarıp yakardığın Rabbin buyuruyor ki: “İnsana bir zarar dokunduğunda, yatarken, otururken veya ayaktayken bize sürekli yalvarır durur. Fakat o sıkıntıyı kendisinden kaldırınca sanki bize hiç yalvarmamış gibi çekip gider” (Yunus, 12).
6- Dertlerini yalnızca Allah’a söyle!
Dertlerini herkese anlatma! Sana hiçbir faydası dokunmayacak insanlara yaşadığın imtihanlardan dolayı sızlanıp durma! Hastalandığında sana şifa veremeyen, dara düştüğünde rızkını artıramayan, sıkıldığında kalbini genişletemeyen kullara el açıp durma! Eğer bir yardıma, bir desteğe ve bir dosta ihtiyacın varsa hemen Allah’a yönel! Çünkü:“Senin için Allah'tan başka ne bir dost ne de bir yardımcı vardır” (Bakara, 107).
7- Kafanda kurup durma!
Geçmişe takılıp bu gününü zayi etme! Çünkü artık onu geri getiremezsin! Geçmişe dair ancak iki şey yapabilirsin. Birisi geçmiş günahlarına tevbe diğeri ise geçmişteki nimetlere şükürdür. Gelecekle ilgili de endişe ve kaygıya kapılma! Olmamış olayları kafanda kurup durma! Çünkü yarına bile çıkacağın belli değildir. Sen elindeki vakti değerlendir. “Bir işi bitirince hemen başka bir işe koyul ve yalnızca Rabbine yönel!” (İnşirah, 7/8).
8- Kimseye eyvallah etme!
Kim ne derse desin sen Allah’ın ne dediğine bak! Kim ne yaparsa yapsın sen Allah’ın emrettiğini yap! Kimsenin planına, stratejisine, fitnesine, tuzağına, tehdidine eyvallah etme! Bil ki, işin sonunda Allah ne derse o olur. Çünkü: “Yaşatan da O’dur. Öldüren de O'dur. O, bir işin olmasını istedi mi, ona sadece ‘ol!’ der ve o da olur” (Mü'min, 68).
9- Ezberle! Tekrar et ve rahatla!
Ne zaman bunalsan, ne zaman dara düşsen, ne zaman kalbin sıkışsa şu ayetleri ezberle ve tekrar et:
“"Şüphesiz onlar benim düşmanımdır. Benim dostum ancak âlemlerin Rabbidir. Beni yaratan da O’dur, doğru yola eriştiren de O'dur. Beni yediren de O’dur, içiren de O'dur. Hasta olduğumda bana şifa veren de O’dur. Beni öldürecek, sonra da diriltecek olan da O'dur. Rabbim! Bana hikmet ver ve beni iyiler arasına kat” (Şuara, 77-83).
10- “Emrolunduğun gibi dosdoğru ol!”
Bil ki, şu hayatta en büyük özgürlük, bir yaprağın bile kendisinden izinsiz yere düşmeyeceği o büyük iradeye teslim oldum.
“Emrolunduğun gibi dosdoğru ol!” (Hud, 112) ilahi prensibi gereği düz, sade, hesapsız ve cesurca yaşamaktır.
Çünkü evhamlı bir kalp, korkak bir yürek ve dengeci bir zihinle hedefine ulaşan görülmemiştir. (Dr.Abdülaziz Kıranşal)
ÜÇ HUSUS
OKU
Kuranın oku emri
bir devrimdir.
Cahiliye devrinin
Kapandığını ilan eder.
Cahiliye çağını kapatıp
İlim çağını başlatmıştır!
KULLUK
“Kula kulluk etmeyin.”
(Ali imran-18)
“Allah’ın kullarını
Kendinize kul etmeyin.”
Fussilet-6
Altında olanın tanrısı,
Üstünde olanın kulu olma!
“Hakkı batıla karıştırmayın
Ve hakkı gizlemeyin.”
ŞEFKAT,MERHAMET
Bunların manası
Acımak değildir,
Bilakis acıtmamaktır.
Baba gibi güçlü,
Ana gibi şefkatli..
Rabbımız bizleri, neslimizi, Ümmet-i Muhammedi ve cümle insanlığı VAHYİN aydınlığında aydınlanan ve hayatını sürdüren, EMR-İ HAKKIN Tecellisinde Makbul Amel ve Kamil İman ile HAKKA Mülâki olmayı nasib ve Müyesser eyleye..
Allah (c.c) bizleri;
Bakan gözü, gören gönlü ve hisseden kalbi olanlardan olmamız niyazımla..