Bildiğinizgibi,“Kleptomani” sözcüğü hırsızlığı anlatan bir tür hastalıktır. Ruh doktorları, kleptomaniyi “çalma dürtüsünün denetlenememesi” olarak açıklar.
Kleptomanlar, daha çok gereksinme duyulmayan nesneleri çalmaya yöneliktirler. O nedenle özellikle geri kalmış toplumlarda zengin çalarsa “kleptomani”, yoksul çalarsa “hırsızlık” denir...
Kleptomani, tedavisi olan bir hastalıktır. Ölümcül değildir. Hasta tedavi olduktan sonra normal yaşama dönebilir. Tedaviyi kabul etmezse, yaşamının sonuna dek çalmaya devam eder, çocuklarını da, yakın çevresini de çalmaya teşvik eder...
Gelelim yönetim biçimi olarak “Kleptokrasi”ye...
Kleptokrasi, halkın kendi hırsızını kendi oylarıyla seçmesidir. Bu yönetim biçimi üzerine biraz araştırma yapılınca,çıkan sonuç,
Sözlükler de karşılığı , “Kleptokrasi, bir ülkede iktidarı ele geçiren bir ailenin ya da siyasal grubun, o ülkenin kaynaklarını sistemli olarak soyması demektir ve kısaca Hırsızlar rejimi anlamına gelir. Demokrasinin bütün kurumlarıyla yerleşmediği ülkelerde görülen bu durum, o ülkelerin gelişmesinin önündeki en büyük engellerden biri olmaktadır.”
Bu tür bir yönetimin sonuçları ise şöyle belirleniyor:
“Hırsızlar rejiminin egemen olduğu bir ülkede, yerli sanayi ve tarımsal üretim zayıflar ve iç pazar büyük sermaye gruplarına açılır. Siyasal alanda da insan haklarını çiğneyen, baskıcı bir yönetim kendini gösterir (düşük ücretler, rüşvetsiz iş yapmayan bir bürokrasi vb). Etnik milliyetçiliği, ırkçılığı ya da
dini kullanarak geniş kitleleri yönlendirmeleri, bu tür yönetimlerin en karakteristik özellikleri arasındadır.”
Bu tür yönetim şekillerini Dünya ülkelerinin bazılarında görmekteyiz illaki biz yaşayacak değiliz ya bu ülkelerde yaşayanlar düşünsün...!!