Kimsenin almadığı kapüşonlu ve maskeli adamı, "Soğukta yazık olur" diye alan taksicinin, sırtından 3 kurşunla öldürüldüğü haberini dinlerken, donup kaldığımı hissettim.
Allah'ım ne oldu bize?
Niçin ve nerelere savrulduk böyle.
Bir önceki mola yerinde heybesine giren karıncayı, götürüp bırakan bir vicdanın,
Bir mesele sorarken ayıp işleyen Kadın utanıp mahçup olmasın diye, sağır taklidi yapan ve bundan ötürü ''sağır'' lakabı verilen bir nezaket medeniyetinin mensubu değil miydik?
Yanından geçtiği köpek leşinden herkes tiksinirken, 'dişleri ne kadar güzel'' diyebilen,
Güvercini ölen çocuğa, başsağlığına gidip gönlünü alan, ezan ile alay eden bir Yahudi çocuğa " Senin sesin ne kadar güzel " diye gönlüne dokunan bir Peygamberin Ümmeti idik oysa...
'' Dicle kenarında bir kurdun kaptığı koyunun hesabı bile benden sorulur '' diyen bir Hak ve adaletin davasını omuzlamıştık.
Ve
Otuz iki milleti yüzyıllarca bir arada huzur ve barış ile yaşatan bir Ecdadın torunları idik.
Davamız İlay-ı Kelimetullah.
Gayemiz Rıza-i Bari.
Yolumuz Sıratı müstakim değil miydi bizim?
Ne oldu bize, niçin ve nerelere savrulduk böyle?
Hastası olan evlerin önünden geçerken, sesini kısan işportacıların nezaketi nereye gitti.
Kokmuştur diye, tandır ekmeği dağıtan Analarımızın cömertliği nerede.
Ya, oyundan kopmamak için, rastgele bir evin kapısını çalıp, ekmek, su, meyve isteyebilen çocukların yaşadığı mahalleler...
Ve
ihtiyaç sahibi minnet etmeden alabilsin diye kuytulara sadaka taşı, her canlı içsin diye, her köşeye sebiller serpiştirilen şehirler...
Neredeler şimdi?
"Komşusu aç iken tok sabahlayan bizden değildir" ihtarının muhatabı bizler değil miydik yoksa?
Konuşurken zarif
Davranışında latif
İkazında bile naif, değil miydik bir zamanlar.
Ne oldu bize?
Tüm bunlardan niçin vazgeçtik ve yerlerine ne koyduk.
Bu savruluş niçin ve nereye?...
EBREHELERİN GÜVENDİĞİ SİLAHLARI ZAMANA GÖRE DEĞİŞSEDE..
BİZİM GÜVENDİĞİMİZ "ALLAH"
HEP AYNI "ALLAH"...
(Arada hatırlatmak gerekir bazı denyolara)
BİN SIFIR=SIFIRDIR
Sinoplu Diyojen,
Makedonyalı İskender’e;
“Gölge etme, başka
İhsan istemem” diyeceğine,
Keşke “gölge olma,
Başka ihsan istemem” deseydi.
Bin tane gölge
Bir “şahsiyet” etmez,
Soldaki bin tane sıfırın,
Değerinin, sıfır olduğu gibi.
İnsanlar ya gölgedirler
Ya da şahsiyettir.
Gölgenin gölgesi olmaz.
Gölgenin kendisi yoktur.
Tüm sorunumuz,
İnsan kalitesindedir.
Geleceğin inşası için,
Öyle ise; “ne yapmalı
Nereden başlamalı?”
İnsana yatırım;
İslâm “Oku” ile başlar.
Okumayan toplum gölge
Olmaktan kurtulamaz!
Hz. Musa(as)
Rabbimiz içimizdeki sefihlerin işledikleri yüzünden bizi helak etme diye dua ediyor
Rabbimizin bizleri iyiliğin yeryüzüne hakim olması için mücadele eden ve ahirette de salihler ile haşrolan kullarından eylemesi niyazımla….
Bu vesileyle;
İlim, fikir ve gönül insanı, Mehmet Zait Kotku Hazretlerinin damadı Prof. Dr. Mahmud Esad Coşan hocaefendiyi vefatının sene-i devriyesinde rahmetle anıyorum.
Rabbine sadakattan ayrılmadı.
Ömrünü Kuran hizmetinde geçirdi.
“Kuran ve Sünnete uymayan hiçbir sözümü dinlemeyin, hiçbir öğüdümü tutmayın”
“Kimseye kendinizi kullandırmayın”
“Müslüman akıllı olur, aklınızı kimseye emanet etmeyin"
diye diye; on binlerce gencin Hak yolda istikamet bulmasına vesile oldu.
Bağlılarına; Din'ine hadim, nefsine hakim olmayı öğretti.
KINAMAYIN KINADIĞINIZ ŞEY BAŞINIZA GELMEDEN ÖLMESSİN..!
ALLAH saklasın, içki içeni ayıpladınız.
"Utanmaz, çoluk çocuğunun parasını içkiye yatırıyor, içiyor..."
Ayıpladın.
Bir gün gelir, feleğini şaşırırsın, sen de içersin.
Başka bir günahı ayıpladın, bir gün gelir sen de yaparsın.
Başka bir günah yapanı ayıpladın.
Tuh dedin.
Bilmem ne dedin.
Bir gün yaparsın !
Yani yapılan şeyi bile söylememeli insan.
Söylerse gıybet olur, günaha girer.
Ayıplarsa ALLAH'IN hışmına uğrar.
Bir gün gelir Allah o günahı ona işlettirir.
"Bak, onu ayıplıyorsun, kendin kurtarabildin mi ?
Kendini kurtaramadın işte.
Bir daha böyle kibirli olma, tepeden bakma." diye.
Milyonlarca insana ulaşan hadis sohbetleriyle, Peygamber sevgisini gönüllere aşıladı.
Son nefesini, Yurdundan 20.000 km uzakta İrşad hizmetindeyken gurbette teslim etti.
Yeni baskılarıyla sürekli yenilenen onlarca kitabı ve tekraren yayınlanan günlük radyo sohbetleriyle Hakka hizmete halen devam eden;
Alim, fazıl, fadıl, Mürşidi Kamil gönül insanı Mahmut Esad COŞAN Hoca efendi;
tam 23 sene önce bugün Hakka yürümüştü.
Rabbim O'nu sevgili Peygamberimize, bizi de kendisine komşu eylesin inşallah....