Güzelim memleketin bugün geldiği, ya da getirildiği noktada her insanın kendisine şu soruyu sorması gerekir ; Acaba memleketi yönetenler kötü olduğu için mi ülkenin durumu kötü, yoksa halkın geneli kötü olduğu için mi, o halkın içinden çıkan yöneticiler de kötü oluyor.? Yani bu elbette ki, bir anlamda ‘Yumurta mı tavuktan çıkar, yoksa tavuk mu yumurtadan çıkar?' sorusuna benziyor…
Buna elbette ki, kimileri memleketi yönetenlerin kötü yönetiminin, yani yöneticilerin, kimileri de onları seçip göreve getiren seçmenlerin, yani toplumun neden olduğunu söyleyebilir..
Ancak bu noktada insanın aklına ister istemez bir istisna takılıyor ki, o da büyük önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’tür… Atatürk, en zor koşullarda bile, eğer bir memlekette yönetici iyiyse, onun çok şeyler başarılabileceğini dosta-düşmana, herkese göstermiştir..
Anlaşılan odur ki, durum ne denli kötü olursa olsun, üstün yöneticiler görev başında olursa, kötü gidiş rahatlıkla önlenebiliyor.. Ve elbette ki, her yöneticide olmazsa olmaz en temel ilkelerin başında ise Hak, Hukuk, Adalet ve Liyakat geliyor..
İşte Hak, Hukuk, Adalet, İş, Aş, Alın Teri ve Ekmek derdindeki ülkede ‘Halk içinde Hakk’la beraber’ olan ve toplumun büyük ölçüde saygı, sevgi, güvenini kazanan halkını düşünen önceliği olan insanları görev vermeli onları toplumu
yönetmeleri için görevvermeli..Zaman işte öyle bir zamandır… İnanıyorum ki, halkımız gerçekten iyi yönetilmeyi ve refah huzur özgür bir biçimde yaşamayı hakkettiğinin bilincine varır da zamanı geldiğinde liyakat sahiplerini bulur veonlardatoplumda yeni bir tarih yazarlar…!