Demokrasi eninde sonunda "İnsanların ikna edilmesine dayandığı için", insanlar yalan da olsa, "Nabızlarına göre şerbet verenleri" seçiyorlar. Toplumda insanların gözünün içine baka baka Yalan Söylemek de doğrusu büyük bir yüzsüzlük ve ahlaksızca bir beceri olmalıdır..
Bu verilen şerbetlerin ardından "Acı Reçeteler" gelirmiş... Gelsin efendim.
Nasıl olsa bizim insanlarımız bunu çok kolay unutuyorlar. Hele bir de maşallah "Yeni yalanlar üreterek" ve Dinsel inançları da istismar ederek bu unutkanlığı tahrik etme olanağınız ve yeteneğiniz varsa.. Vay o toplumun haline...
Peki bu durum karşısında ne yapacağız? Demokrasiden vaz mı geçeceğiz? Elbette
ki hayır. Aksine demokrasiye sahip çıkmak için mücadele edeceğiz.. Hoşuna gittiği için "Yalanlara inanma eğilimindeki insanları" bilinçlendirmeye çalışacağız. Erdemli, Dürüst ve Namuslu insanları Siyasete Demokrasiye inandırmayauğraşacağız. Onlara destek olacağız. Yaşananların unutturulmaya çalışılmasına izin vermeyeceğiz…
Kimse ümitsizliğe kapılmamalıdır. Tüm sorunlarımızın çözümü Demokrasidedir ve Demokraside olmalıdır. İyi niyetli, Demokrat, Dürüst ve Namuslu İnsanların bu sistem içerisinde yer bulabilmeleri ve belirleyici olmaları da, toplumun daha az unutkan olmasına ve "Dini Siyasete Alet Eden" Din Tüccarlarını iyi tanımasına bağlıdır..
Bugün bu anlayış içerisinde, Aydınlık dolu yarınlar içinHak, Hukuk ve Adaletten yana olan, asla "sizden-bizden" ayrımı yapmadan
Sevgi, Barış ve Kardeşlik duygularıyla halkın tümünükucaklayan siyasilere aydınlarımıza güvenmeli destek olunmalıdır. Korkmamalı herkesin elini taşın altına koyma zamanı gelmiştir. Zaman işte böyle bir zamandır…!